‘Sıradışı Sosyal Belediyecilik Sahanın İhtiyacına Odaklanarak Öğrenilir’

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, belediyelerin alışıldık sosyal yardım projelerinden farklı birkaç projeyi hayata geçirdi. Komşuların birbirine sahip çıkması amacıyla başlatılan Komşuluk Hakkı Projesi, sahada başka  projelerin de başlamasına vesile olmuş. Bu projelerle ilgili sorularımızı cevaplandıran Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Özçınar, “Sıra dışı sosyal belediyecilik sahanın ihtiyacına odaklanarak öğrenilir” diye konuştu. Komşuluk Hakkı Projesi nasıl ortaya […]

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, belediyelerin alışıldık sosyal yardım projelerinden farklı birkaç projeyi hayata geçirdi. Komşuların birbirine sahip çıkması amacıyla başlatılan Komşuluk Hakkı Projesi, sahada başka  projelerin de başlamasına vesile olmuş. Bu projelerle ilgili sorularımızı cevaplandıran Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Özçınar, “Sıra dışı sosyal belediyecilik sahanın ihtiyacına odaklanarak öğrenilir” diye konuştu.

Komşuluk Hakkı Projesi nasıl ortaya çıktı, anlatabilir misiniz?

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Özçınar

Şehrimizde tek başına yaşayan 60 yaş üzerinde, kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak insanlarımız vardı. Onlara sıcak yemek göndermeyi düşündük ama bu yemeği ısıtma, bulaşık yıkama gibi uğraşlar kendi işlerini yapamayacak durumda olan bu insanlar için problem olacaktı. ‘Bu durumu nasıl çözebiliriz’ diye düşünürken arkadaşlarla komşuluk hukukunu da geliştirmek, komşuların birbirine bağlılığını da artırmak maksadıyla mahallede o yaşlı insanımıza en çok bakan, yardımcı olan aileyi tespit edip onlar üzerinden bir çalışma yapma formülünü bulduk. O mahalle sakinleri de genelde fakir aileler oluyor, aile kendi rızkından da kesmesin diye hem yardıma muhtaç kişi için hem de o aile için birer gıda paketi hazırlayıp ikisini de bu aileye bırakıyoruz. Bu paketin içinde yağ, şeker, fasulye, nohut gibi gıda ve temizlik malzemeleri de var. Bu iki gıda paketini verdiğimiz aileden tek ricamız zaten arada sırada halini sorup yardımcı olduğu bu yaşlı komşusuna, yaptığı yemekten her öğün bir tabak göndermesi ve temizlik gibi ihtiyaçlarına yardımcı olması. Şimdilik, deneme mahiyetinde 50 aileyi böylece komşularıyla bir araya getirdik.

Sanırım “Güzel Evim Projesi” de bu çalışmalar sürerken ortaya çıktı, bu kapsamda ne yapıyorsunuz?

Komşuluk hakkı projesi kapsamında bu ihtiyaç sahibi insanları tespit ederken gördük ki bazı evlerin tamirat/tadilat ihtiyacı var, bunun için de başka bir çalışma başlattık. Mesela evin boya ihtiyacı varsa boyadık ya da yaşlı olduğu için alaturka tuvalette ihtiyacını gideremiyor ona bir alafranga bir tuvalet yaptık. Engelli duruma gelmiş, evinden çıkamayanlar için evinin önüne rampa yapmak gibi tadilatlarla evini rahat kullanabilmesini, tekerlekli sandalye ile bahçesine ya da sokağa çıkabilmesini sağladık. Bazı evlerin mutfağı bile yok, bulaşığını avluda yıkıyor. Biz de mutfak olmayan evlere mutfak, tezgah, mutfak dolabı gibi eklemeler yaptık. İki odalı evinde banyosu olmayan evler var, banyo ihtiyacını odanın eşik kısmında yapıyor. Öyle evler için avluya bir tesisat çekip yıkanma ihtiyacını karşılayacak bir banyo yaptık. Bu projeler, kendi ihtiyacını karşılayamayacak duruma gelmiş, dezavantajlı hemşehrilerimizin ihtiyaçlarını karşılayabilmek anlamında, sosyal belediyeciliğin de gereği olarak hayata geçirilmiş projeler.

Bu kapsamda ne gibi başka projeler yürütüyorsunuz?

Tabi bu konuştuklarımız ihtiyacı karşılamak noktasında yetmiyor, başka şeyler de yapıyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz Yaşlı Destek Programı (YADES) kapsamında takip ettiğimiz 150 kadar insanımız var. Bunlar yatalak değil, kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar ancak bazı ihtiyaçlarını biz gideriyoruz; evlerini temizleyen kızlarımız var, ev içi bakımı yapıyor, tıraş ediyoruz. Evden neredeyse hiç çıkmayan bayanlarımız var, onları da sosyal hayata katmaya çalışıyoruz. Gezi programları düzenledik mesela. İstanbul’da Sultanahmet’i, Ayasofya’yı gezdirdik, boğazda tekne turu yaptık. İnsanlar en azından hayata yeniden tutunmaya çalışsın,  özellikle yaşlılarımızın duasını alalım istiyoruz.

Tabi saha dinamik bir yer ve oradan yeni yeni projeler çıkıyor. Mesela engellilerle ilgili bir müzik grubu kurduk, ismi DAMA. Dört çocuğumuzun isimlerinin baş harflerini temsil ediyor bu isim. Biri iyi gitar çalıyor, diğeri darbukayı iyi çalıyor, biri saz çalıyor, engelli olmayan iki ses sanatçısı da onlara destek veriyor. Engelli çocuğun müzik yaptığını gören ailelerin ya da diğer çocukların hayata bakış açısı değişiyor, teşvik oluyorlar. Bir tane de tiyatro gurubu kurduk mesela…

Başka enteresan bir projemiz Hamarat Eller Projesi. Bu projede dezavantajlı, yani yetim, öksüz, eşinden boşanmış ya da eşi hapiste olup geçimini sağlayamayan kızlarımızı, kadınlarımızı tespit ettik. Bunlar evinde bir şeyler üretiyor ama satışa sunamıyorlardı. Şehrin en kıymetli yeri Halepli Bahçe bölgesinde 6 tane iş yerimiz vardı, bu insanlarımıza tahsis ettik. Bu kadınlarımız bizden mikrokredi alıyor, yani ilk parasını yine biz veriyoruz. Gidip isotunu alıyor, kurutuyor biz ondan kilo olarak alıyoruz. Mesela 50 kilo verdi, 40 liradan kendi fiyatını belirliyoruz, satışını yapıyoruz o parayı ona veriyoruz. Evinde zeytin  basıyor, satıyor. Yufka ekmek yapıyor, satıyor. Kurutma yapıyor; patlıcan, domates, bamya gibi. Urfa bir gastronomi şehri biliyorsunuz, açtığımız yöresel lezzetler kursunu tamamlayan yine dezavantajlı kadınlar arasında yarışma düzenliyoruz. O yarışmada başarılı olan kadınların yaptıkları içli köfte, ağzı açık, ağzı yumuk, semsek gibi Urfa yemeklerini o dükkanlarda satıyoruz. Böylece kadınlarımız hem gastronomi şehri olan Urfa’nın yemek kültürünü ayakta tutuyor hem de ihtiyacı olanlar gidip oradan doğal ve lezzetli ürünü alıyorlar.

Mesela bir vatandaşın şiresi vardı, gittik cevizini biz aldık, sucuğunu yaptı. Hatta görüp beğenilmiş Amerika’dan Almanya’dan ‘iki kutu yap gönder’ diye isteyenler oluyor. Daha önce evinde kendi çocuklarına yapıyordu şimdi satıyor, işi şu anda gayet iyi gidiyor. Bir başka bayanımız  vardı bizde eğitim gören, çeyizlik eşyalar yapıyordu. Mikrokredi ile başladı, işi büyüttü. Şimdi 20-25 işçi çalıştırıyor. Kuaför dükkanı açan var, başka iş yerleri açanlar var. Bu şekilde kadınlarımıza, ailemize istihdam yaratıyoruz. Bu, fırsat olduğunda kadının kendi ayakları üzerinde durabildiğinin, bir şeyler  yapabileceğinin ispatıdır. Diğer bayanlar böyle örnekleri görünce teşvik oluyorlar ve bir işe girişiyorlar, bu şekilde bizim de kadınlara yönelik projelerimiz devam ediyor. Birinci önceliğimiz dezavantajlı aileler, kendi ayakları  üzerinde durabilmelerini örgütlemek, onları o yönde kanalize etmek…

Son olarak şunu paylaşmak istiyorum; biliyorsunuz üniversite kazandıktan sonra bir hazırlık aşaması var. Biz belediyeler yasal olarak nakdi yardımda bulunamıyoruz ama üniversite kazanmış yetim ya da öksüz, ekonomik durumu kötü olan öğrencilerimize, bir öğrencinin ihtiyacı nedir; eşofman, terlik, spor ayakkabı, havlu, saç kurutma makinesi gibi ihtiyaçları valiz içerisinde hazırlayıp tebrik ediyoruz, bu valizi hediye olarak veriyoruz. Talep ederse sonraki yıllarda da böyle paketleri kendisine hediye ediyoruz. Nakdi yardım yapamıyoruz ama o çantayı doldurduğumuzda o gencin yüzündeki gülüşü, o teşekkürü bizim için her şeye bedeldir. Çok mutlu oluyoruz…

Bu çalışmalar, belediyelerin yaptığı genel geçer sosyal yardım projelerinden farklı, evet biraz sıra dışı. Sıra dışı sosyal belediyecilik, sahanın ihtiyacına odaklanarak, o ihtiyaç giderilirken çok yönlü düşünüp hareket ederek öğreniliyor.

Reha Ruhavioğlu

Üyelik Tarihi: 08 Eylül 2017
64 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör

İlgili Yazılar

Tüm Haberler