“STK’ların sosyal medya kullanım amaçları, alışkanlıkları ve sosyal medyayı kullanım yöntemleri”

STK’ların sosyal medya kullanım amaçlarını ve alışkanlıklarını sorgulayan araştırma, sosyal medyanın genellikle farkındalık oluşturma amacıyla ve profesyonellikten uzak yönetildiğini ortaya koyuyor. İstanbul’daki mesleki dayanışma dernekleri, illerin kalkınma, destek, kültür ve yardımlaşma vakıfları haricindeki STK’lara 01.02.2016- 30-03-2016 tarihleri arasında mail yoluyla anket gönderilmiş ve 102 geri dönüş alınmıştır. STK’ların sosyal medya kullanım amaçları, alışkanlıkları ve sosyal […]

STK’ların sosyal medya kullanım amaçlarını ve alışkanlıklarını sorgulayan araştırma, sosyal medyanın genellikle farkındalık oluşturma amacıyla ve profesyonellikten uzak yönetildiğini ortaya koyuyor.

İstanbul’daki mesleki dayanışma dernekleri, illerin kalkınma, destek, kültür ve yardımlaşma vakıfları haricindeki STK’lara 01.02.2016- 30-03-2016 tarihleri arasında mail yoluyla anket gönderilmiş ve 102 geri dönüş alınmıştır. STK’ların sosyal medya kullanım amaçları, alışkanlıkları ve sosyal medyayı kullanım yöntemlerini betimlemek amacıyla Doç. Dr. Betül Önay Doğan ve Doç. Dr. Kemal Suher tarafından gerçekleştirilen çalışma, STK’ların sosyal medyayı kullanımlarıyla ilgili genel bir çerçeve ortaya koymuştur.

“STK’ların hedef kitlelerine ve çalışma alanlarına bağlı olarak sosyal medya platformlarını kullanmaları, özgürce içerik oluşturabildikleri bu alana daha profesyonel yaklaşmaları ve ileriye yönelik stratejilerinin bir parçası haline getirmeleri gerekiyor”

İlişki kurmak ve sürdürmek için öncelikle farkındalığı oluşturmak gerekmektedir. Araştırmaya göre STK’ların sosyal medya kullanımı genellikle hedef kitlenin farkındalığını artırmanın ötesine geçememektedir. Bu sebeple STK’ların sosyal medyayı temel düzeyde kullandığı ifade edilebilir. Diğer bir önemli sonuç ise her zaman sosyal medya platformlarına atfettikleri önemlere bağlı olarak kullanım pratiklerinin şekillenmemesidir. STK’lar için en önemli sosyal medya platformu Facebook’tur ve sosyal medya kullanımlarında neredeyse tüm yükü Facebook omuzluyor. Ancak yine yüksek öneme sahip olduğu belirtilen YouTube ve kullanım oranı ilişkisi için aynı şeyi ifade etmek mümkün değildir. Diğer bir önemli tespit ise sosyal medya kullanım ve yönetiminin gönüllüler tarafından gerçekleştiğidir.

Araştırma sonuçları ileriyi planlamak ve eksikleri kapatmak için içinde bulunduğumuz resmin çerçevesini çiziyor. STK’ların hedef kitlelerine ve çalışma alanlarına bağlı olarak sosyal medya platformlarını kullanmaları, özgürce içerik oluşturabildikleri bu alana daha profesyonel yaklaşmaları ve ileriye yönelik stratejilerinin bir parçası haline getirmeleri gerekiyor. Bu araştırmadan yola çıkarak içerik üretimi ve sosyal medya kullanımını platformlar ekseninde derinlemesine inceleyen ve öngörülen uygulamalar doğrultusunda stratejilerin etkisini tartışan araştırmalara ihtiyaç duyuluyor.

“STK’ların Sosyal Medya Adaptasyonları ve Yönetim Süreci”ni inceleyen araştırmanın sonuçları:

“Web sitesi, Facebook, Twitter önemli görülüyor kullanılıyor YouTube, blog önemli görülüyor ama aynı oranda kullanılmıyor”

Çalışmada STK’ların önemli gördükleri platformlar sorgulanmış ve sıralama web sitesi, Twitter, Facebook, YouTube, Blog, Linkedin ve video bloglar olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye’deki internet kullanım alışkanlıkları göz önüne alındığında bu sıralama beklenen bir sıralamadır. Bahsedilen platformlardan hangilerini kullandıkları sorulduğunda ilk üç platformun önem derecesiyle paralel sayısal değerlerde kullanıldığı görülüyor. Ancak Youtube’un 94 STK tarafından önemli olduğu düşünülürken, Youtube’u iletişim aracı olarak kullanan STK sayısı 56’dır. Blog, Linkedin ve video blogların da benzer şekilde önem dereceleri ve kullanım oranları arasında büyük farklılıklar bulunuyor.

Ericsson’un dünya çapında yaptığı araştırmanın Türkiye sonuçlarında, taşınabilir cihaz kullanımının artmasıyla ev dışında içerik izleme oranının yüzde 27 arttığı görülüyor. İçerik izlenen platformlar arasında ise seç-izle platformları arasında en fazla içerik izlenen platform YouTube. Bu bağlamda YouTube’un önemli görülmesi STK açısından doğru bir tespit. Ancak önemi kullanıma yansıtmakta sıkıntı yaşıyor. Sosyal medyanın STK iletişim stratejisinin bir parçası haline gelmesi bu alanda çözüm üretilmesini sağlayabilir.

Sosyal medya kullanmaya neden başladım: Farkındalığı artırmak için

STK’lara platformları kullanmaya başlama sebepleri sorulmuş ve beş farklı başlıktan birisini tercih etmeleri istendi. Tercih edilmesi istenen başlıklar; geri dönüş almak, bağışları artırmak, şeffaflık/hesap verebilme, gönüllü sayısını artırmak ve farkındalığı artırmak. Çıkan sonuçlar tüm platformların en yüksek dağılımı farkındalığı artırma başlığında topladığını gösteriyor. Bloglar farkındalığı arttırma amacından sonra şeffaflık/hesap verebilme aracı olarak görülmekte, Facebook gönüllü sayısını artırmak, Twitter geri dönüş alma amacıyla kullanılmakta, Linkedin bağışları artırma ve YouTube geri dönüş alma aracı olarak görülüyor.

Her platform farklı özelliklere sahiptir. Özelliklerine bağlı olarak elde edilebilecek faydaların da farklılık göstermesi şaşırtıcı bir sonuç değildir. Ancak ankette kullanılan platformların ne oranda ölçümlendiği sorulduğunda, ankete katılanların büyük kısmının ölçümleme yapmadığı, diğer bir kısmının ise tıklama oranı ya da takipçi sayısını temel ölçüm aracı olarak gördüğü görülmüştür. Ölçümlemeye profesyonel bir açıdan yaklaşanların oranı ise yok denecek kadar azdır. Bahsedilen bulgular STK’ların sosyal medyayı kullanma amaçlarının sezgisel olmaktan öteye geçmediğini düşündürüyor.

Amaçların STK’ların yaptığı çalışmalar ve etkileri göz önüne alınarak şekillenmesi gerekiyor. İleriki çalışmalara platformlardan beklentiler ve realitenin ne kadar örtüştüğüne yönelik olmalıdır.

Sosyal medya kullanılırken en sık yaşanan sıkıntı: İnsan ve zaman

Sosyal medya kullanılırken yaşanan sıkıntıların sebebi sorgulandığında yüzde 40 oranında ilgilenecek kişi noktasında sıkıntı yaşadığı ve bu oranı yüzde 29.6’yla zaman sıkıntısının takip ettiği görülüyor. Maddi sıkıntılar yüzde 16.55, bilgi eksikliği yüzde 8.97, kurumsal destek eksikliği ise yüzde 4.83 oranında.

Takip eden soru sosyal medyanın kim tarafından yönetildiğine yöneliktir. Yüzde 41.96 gönüllü, yüzde 35.71 tam zamanlı çalışan, yüzde 13.39 yarı zamanlı çalışan yönetimi üstlenmekte, yüzde 8.93 oranında dışarıdan destek alınıyor. Gönüllülerle yapılan takip ve sosyal medya yönetiminin uzun soluklu bir iletişim stratejisini sıkıntıya düşürebileceği ve amatör bir yaklaşımdan öteye geçmede problem oluşturacağı öngörülebilir. Aynı zamanda gönüllülerin bu konudaki bilgi ve yeterlilikleri de ayrı bir sorgulama konusudur. STK’lar genellikle gönüllü desteği aldıklarında zaten mevcut olan sıkıntılarına bir çözüm olarak gördükleri için ileri bir incelemeden kaçınabiliyor.

Sosyal medyaya ne sıklıkla uğruyorsunuz?

Son olarak kullandıkları platformları ne sıklıkla güncelledikleri sorgulanmıştır. Sosyal medyanın en belirleyici özelliklerinden birisi “anındalığıdır”. Kullanıcılar için içeriğe bağlı olarak bazen birkaç saatlik bilgiler bir “eskimiş” olarak görülebiliyor. Sorulan sorulara dakikalar içinde yanıt alınmak isteniyor. Böyle bir alanda etkili bir şekilde var olabilmenin yollarından biri güncel kalmaktır.

En sık veri girişi yapılan alan Facebook’tur. Twitter incelendiğinde her gün ve haftada bir kez güncelleyenlerin sayısının birbirine yakın olduğu görülüyor. Linkedin ve YouTube için en yüksek dağılım ihtiyaç duyuldukça seçeneğindedir. Web sitesi için ise ilginç olan her gün (%34), en az haftada bir kez (%28), ihtiyaç duyuldukça (%28) dağılımlarının birbirine yakınlığıdır.

Burada ileriki çalışmalar için yapılması gereken bir diğer sorgulama güncellemelerin “interaktiviteyi” yani karşılıklı iletişimi içerip içermediği sorusudur. Hedef kitleyi içine katmayan bir iletişim sürecinin sosyal medya bağlamında sağlıklı bir iletişim olmadığını söylemek doğru olacaktır. Tüm platformların hedef kitle gözeterek ve hedef kitleyi dahil ederek kullanılması bir zorunluluktur. Bireyler içerik oluşturabildikleri, seslerini duyurabildikleri ya da en azından bunları yapabilecekleri yönündeki inançlarından dolayı sosyal medyayı kullanıyor. STK’ların sosyal medya iletişimlerinde bunu ne kadar gözettikleri ayrı bir çalışma konusudur.