Gönüllülük mü, ticari işletme mi? : İnsani turizm

04 Haziran 2017
Hedefi patika yollar yapmak yerine ihtiyacı olan insanlara yardım etmek olan yepyeni bir turizm kültürü gelişiyor. * Gidilen coğrafyada yaşayan insanlar için fiziksel olarak çalışmayı gerektiren yeni bir seyahat şekli olan insani turizmden bahsediyoruz. Bu dil kursu , bir okulun inşaatı ya da yetimlere yardım şeklinde olabilir. Teklif edilen misyonlar çeşitli olsa da insani yardım çalışanının tersine tüm masraflar […]

Hedefi patika yollar yapmak yerine ihtiyacı olan insanlara yardım etmek olan yepyeni bir turizm kültürü gelişiyor. * Gidilen coğrafyada yaşayan insanlar için fiziksel olarak çalışmayı gerektiren yeni bir seyahat şekli olan insani turizmden bahsediyoruz. Bu dil kursu , bir okulun inşaatı ya da yetimlere yardım şeklinde olabilir. Teklif edilen misyonlar çeşitli olsa da insani yardım çalışanının tersine tüm masraflar seyahat edenin kendisi tarafından ödeniyor. Böylesi bir seyahat, özveri ve fedakârlık istediğinden övgüyü hakkediyor. Buna karşın birçok sivil toplum kuruluşu sistemin getirdiği “aşırılıklar” karşısında alarm zillerini çalmaya başladı bile.

Bu tür bir seyahatleri savunanlar, “ötekinin” hizmetinde alternatif bir turizmde yer aldıkları, uzun ömürlü bir projede bulundukları ve ayrıcalıklı tanışıklıklar yaşadıkları için insani turizmi olumlu buluyor. Buna karşı olanlar ise, söz konusu faaliyetlerin “diğerleri gibi bir işletme” mantığı ile çalıştığını, zararlı bir turizm türü ve yaşayan nüfus üzerinde sınırlı bir etkisi olduğu görüşünde.

“İnsani  turizm ziyaret edilen nüfusun gerçekten ekonomik olarak faydalanamadığı, yerel adetlere ve çevreye zarar veren ‘kitle turizminden’ kurtulmanın bir yolu.”

Ötekinin” hizmetinde alternatif turizm

Project Abroad (Yurt dışı Projesi) adlı firmanın internet sitesi, “Bu yaz yararlı bir seyahat yapacağım” temalı cazip sloganıyla karşılıyor insani yardımın müstakbel turistlerini. 1992’de kurulduğu günden bu yana 10 binden fazla gönüllüyü seyahat ettiren şirkete göre turizmin bu yeni türü büyüyen bir göreve cevap veriyor: Dünyaya açılmak, paylaşmak ve özellikle de “faydalı olduğunu” göstermek. Bununla birlikte “seyahat” kelimesi kâğıt üzerinde kaybolmuş durumda zira gönüllüler ortalama iki ila dört hafta arasında bir misyonda görev alıyor.

Aynı şekilde bu tip seyahatler, klasik turizmden kaçıp kurtulmanın bir yolu. “Monde du tourisme” (Turizm Dünyası) adlı dergide yazan EHEES’de antropoloji doktorası yapan Nadège Chabloz bu durumu şöyle açıklıyor: Bu çeşit bir turizm, ziyaret edilen nüfusun gerçekten ekonomik olarak faydalanamadığı, yerel adetlere ve çevreye zarar veren ‘kitle turizminden’ kurtulmanın bir yolu. Kısaca turizm insanın kendisi için egoist bir eylemiyse, insani turizm tam tersine öteki için bir eylem.  2105 yılında Fransız gazetesi La Liberation’a konuşan bir insani yardım turisti bu konuda  “Birçok defa basit bir turist olarak Asya’ya ziyaret ettim ve pasif bir turist olmaktan sıkıldım” diyor. Dolaysısıyla, bu görüşü dile getirenler “insani turizmin temel amacının başkalarına hizmet etmek” anlamına geldiğine inanıyor.

Sürdürebilir bir projeye katılmak için bir fırsat

Bununla birlikte, insani turizm gönüllünün katılımını ve emeğini öngörüyor. Nadègle Chabloz’a göre bireysel ve insani turizmi karıştırmamak gerekiyor.  Altını çizdiği gibi bireysel turizm, bilincinde olarak paranızın bir kısmını yerel nüfus için harcayarak iyi bir tatil geçirmeyi, buna karşın insani turizm yerel nüfusu yardım etmek için fiziksel çalışmayı kapsar.

Böylece insani turizm seyahat masraflarıyla yerel kalkınma projelerini finanse etmez.  Uzmanlaşmış birçok firmanın ilanlarında görülebileceği üzere gezgin ya da “gönüllü” binaya tuğlasını kendi yerleştirir: Güney Afrika’da bir toplum merkezi, Tanzanya’da bir okul, hatta Nepal ya da Haiti’de depremle yerle bir olmuş şehirleri yeniden inşa etmek gibi. Kamboçyalı yetimlere biraz yardım ya da Afrika’da aşı kampanyalarını yönetmek de söz konusu olabilir.  Misyonlar çok çeşitli ve muhtaç insanların yararına, sürdürülebilir kalkınma projesinde gönüllü olma fırsatı sunuyor.

“Yerel halktan tek bir kimseyi görmeden plajda bronzlaşarak günü bitirmek yerine insani turizm, insanı ve tanışmaları seyahatin merkezine koyar”

Paylaşım, değişim, tanışmalar

Kitle turizminden kaçmak aynı zamanda yerel nüfusla buluşmaları ayrıcalıklı kılar. Yerel halktan tek bir kimseyi görmeden plajda bronzlaşarak günü bitirmek yerine insani turizm, insanı ve tanışmaları seyahatin merkezine koyar. Seyahat edilen yerde, gönüllü yerel halkla bir bağ kurar. Turistik yerlerin ve kartpostal imajlarının çok ötesinde gönüllü için otantik ama unutulmaz anlar yatar. Zenginleştirici deneyimler, olağanüstü tanışmalar ve yerel halkın sımsıcak karşılaması. 2016 Ekim ayında France İnfo televizyon kanalı, genç bir öğrenci olan Lucie’nin haftalarca Endonezya ve Tayland’da bir İngilizce hocasına asistanlık yapma deneyimini aktarıyordu. Lucie’ye göre insani turizm, tablodaki karanlık noktalara rağmen, insanlarla tanışmak için seyahat etmenin en iyi yoluydu.

“Gönüllüler tarafından ödenen milyonlarca Euro neye hizmet ediyor, isyan etmeye mi? Bir avuç insan için kar yaratmaya mı?  Çoğu zaman söz konusu para Güney ülkelerine bile gitmiyor zira bu tip seyahatlerde, acentalar vergi ödememek için kendilerini bir sivil toplum kuruluşu olarak gösteriyor”

İnsani turizm, diğerleri gibi bir ticarethane

Buna karşın, Uluslararası Gönüllü Hizmeti (Service Volontaire International) Direktörü Pierre de Hanscutter, bu tip insani seyahatleri ticari faaliyet olarak nitelendiriyor. Pierre de Hanscutter, “Belçika gazetesi Le Soir’ın dünyadaki en büyük yur tdışı gönüllü hizmeti veren Projects Abroad’u bağımsız, laik ve siyaset dışı bir kurum olarak tanıttığına dikkat çekerek söz konusu şirketin İngiltere’nin başkenti Londra’da yerleşik uluslararası bir kurum olduğunun atlandığının işaret ediyor”. İnsani turizm diğerleri gibi bir ticaret olarak niteleyen Pierre de Hanscutter “gönüllüler tarafından ödenen milyonlarca Euro neye hizmet ediyor, isyan etmeye mi? Bir avuç insan için kar yaratmaya mı?  Çoğu zaman söz konusu para Güney ülkelerine bile gitmiyor zira bu tip seyahatlerde, acentalar vergi ödememek için kendilerini bir sivil toplum kuruluşu olarak gösteriyor” diyor.

Bazı seyahat acenteleri ise çok kârlı olan bu insani turizmde kendi modellerinin inşa etmekten geri durmuyor.  Kanada’nın Québec eyaletinde çıkan günlük La Presse gazetesine göre yüzde 30-40’lık kâr marjlarıyla insani seyahatler muazzam bir gelişme potansiyeline sahip, söz konusu kâr marjı geleneksel turizmde ise yüzde 3-4 aralığında seyrediyor.

Zararlı bir turizm türü

Turizm ve insanilik uyuşması imkânsız iki kavramdır zira hazcılık ve adanmışlık birbirine zıttır.  İnsani turizm küçük düşürücü ve aldatıcı olacaktır zira gerçekte gönüllüler sadece kendilerini düşüneceklerdir. Özet olarak karşı olanlar insani turizmi böyle değerlendiriyor.  SAIH adlı Norveçli bir dernek tarafından hazırlanan mizahi videoda, bir gönüllünün ‘sizi doyuracağım diye haykırarak” bir çocuğun kollarına gıda paketi attığı, çocuklara nasıl futbol maçı kazanılacağını ve yerel halkla selfie çektirdiği görülüyor. Dernek bu yolla gönüllülerin ziyaret ettikleri ülkeler ve yerel halkın kültürel özellikleri hakkındaki kör cahilliğini ifşa ediyor.

“Kendi kendime soruyorum, bize yardıma gelen bütün bu insanları nasıl besleyeceğiz.” El Roto’nun İspanyol gazetesi El Pais için çizimi.

 

İsviçre gazetesi Le Temps’e göre, insani turizmin sonuçları büyük ölçüde zararlı. Gazete, 2015 yılında yayınlanan bir makalede seyahat alanında daha sorumlu işler için mücadele eden, İngiliz Tourism Concern adlı örgütün direktörü Mark Watson’ın görüşlerini aktarıyor. Watson’a göre, insani turizm bir üçkağıtçılık “20 sene sonra bambaşka bir ülkeye ulaşılabileceği ve insanları bundan (yoksulluktan) kurtulacaklarını gösterme fikri emperyalist bir şey.  Bu tip deneyimler sıklıkla zaman kaybı.”

 

Bu sorunlara aynı zamanda siyasi sonuçlar eklenecektir.  Uluslararası Gönüllü Hizmeti Derneği’ne göre (Service Volontaire International) söz konusu yeni moda genç gezginlerin cüzdanlarına olduğu kadar gönüllü ve insani yardım sektörüne zarar verecektir.

“Yetimlerin her hafta yeni dolaşan gönüllüleri etrafta görmesi psikolojilerini bozma tehlikesi taşıyacaktır zira onların tam tersine sürekliliğe (istikrara) ihtiyaçları var”

Halklar üzerinde sınırlı etki

İnsani turizm gerçekten yerel halkın gündelik yaşamına katkı da bulunuyor mu? Bir şeyleri değiştiriyor mu? Fransız-Belçikalı bir dernek olan Uluslararası Gönüllü Hizmeti Derneği özelinde görüldüğü üzere sayısız dernek ve sivil toplum kuruluşu yerel halk için yararsız ve gençler için masraflı olan bu sefalet turizmini ifşa ediyor. Uluslararası Gönüllü Hizmeti Derneği Direktörü Pierre de Hanscutter’ın da belirttiği gibi “seyahat acentalarının hedefi herhangi bir etki yaratmak değil, sadece ürün satmak”.

2016 Şubat’ında Fransız Express haftalık mecmuasındaki bir yazıda, bir gönüllü Kamboçya’daki bir yetimhanedeki kendi güçsüzlüğünü saptıyordu.  Ona göre, ilk olarak organizasyon ve kaynak yoksunluğu kargaşası söz konusu. Daha da kötüsü, yetimler ‘ardı ardına gelen gönüllüler tarafından tekrar tekrar terk ediliyordu’. Durum o kadar kötüydü ki, çocukların cinsel sömürüsüne karşı mücadele eden Fransız ECPAT adlı sivil toplum örgütü örneğinde görüldüğü üzere bazı örgütler bu durum karşısında bir bilinçlendirme kampanyası yürütmeye başladı. ECPAT’a göre, yetimlerin her hafta yeni dolaşan gönüllüleri etrafta görmesi psikolojilerini bozma tehlikesi taşıyacaktır zira onların tam tersine sürekliliğe (istikrara) ihtiyaçları var. İnsani turizmin diğer alanlarında da derneklerin ve sivil toplum örgütlerinin eleştirileri oldukça sert: Yerel halkın ihtiyaçları ve gönüllülerin becerileri arasında çoğunlukla bir yetersizlik söz konusu.

Kaynak : capital.fr

Çeviren: Erdal Aktaş