MAZLUMDER’den ayrılan Hak İnisiyatifi yol haritasını belirledi

“Bize karşı bu zorbalıkları yapanlarla yollarımızı ayırdığımızı, MAZLUMDER adını bir daha kullanmayacağımızı ve bundan sonraki süreçlerde  insan hakları alanında yaptığımız hizmetlere “Hak İnisiyatifi”nin evrileceği bir isimle devam edeceğimizi bildiririz.”  Geçen günlerde “Hak İnisiyatifi” adıyla yayınlanan bir deklarasyon aracılığıyla, yeni bir insan hakları oluşumunun varlığından haberdar olduk. Deklarasyonun içeriğinden, bu oluşumun, MAZLUMDER’in birkaç hafta önce Ankara’da […]

“Bize karşı bu zorbalıkları yapanlarla yollarımızı ayırdığımızı, MAZLUMDER adını bir daha kullanmayacağımızı ve bundan sonraki süreçlerde  insan hakları alanında yaptığımız hizmetlere “Hak İnisiyatifi”nin evrileceği bir isimle devam edeceğimizi bildiririz.”

 Geçen günlerde “Hak İnisiyatifi” adıyla yayınlanan bir deklarasyon aracılığıyla, yeni bir insan hakları oluşumunun varlığından haberdar olduk. Deklarasyonun içeriğinden, bu oluşumun, MAZLUMDER’in birkaç hafta önce Ankara’da gerçekleştirilen “olağanüstü genel kongre”sinde alınan kararla kapatılan 16 şubenin, yeni bir mücadele zemini olduğu anlaşılıyor.

Türkiye’nin saygın insan hakları örgütlerinden biri olan, yürüttüğü 27 yıllık mücadele süreci içerisinde yaptığı çalışmalar ve hazırladığı raporlarla uluslararası kamuoyunda da tanınırlılığı olan MAZLUMDER’in kendi içerisinde yaşadığı ayrışmanın nedenlerini ve Hak İnisiyatifi’nin bundan sonraki süreçlerde neler yapacağına ilişkin Mehmet Arif Koçer ile görüştük.

Mehmet Arif Koçer, yirmi yılı aşkın bir süre şube başkanlığından, genel başkan yardımcılığına kadar MAZLUMDER’in hemen her kademesinde görev almış emektarlarından. Aynı zamanda da deklarasyonda da sözü edilen “olağanüstü genel kurul” öncesinde, genel kurula katılacak olması durumunda 16 şubenin, genel başkan adayı olarak üzerinde mutabık olunmuş isimdi.

 Sayın Koçer, Hak İnisiyatifi içerisindeki göreviniz nedir?

Oluşumumuzun çok yeni olması hasebiyle birkaç arkadaştan oluşan geçici bir koordinasyon ekibi oluşturduk. Bu ekip teknik süreçleri organize edecek. Ben de bu ekipte yer alıyorum.

Dilerseniz bildirinizde de detaylıca değindiğiniz ve aynı zamanda “Hak İnisiyatifi”ni ortaya çıkaran nedenlere dair konuşalım…

Hak İnisiyatifi geçici koordinasyon kurulu üyesi Mehmet Arif Koçer
Hak İnisiyatifi geçici koordinasyon kurulu üyesi Mehmet Arif Koçer

Yaklaşık bir yıl önce, Mersin’deki MAZLUMDER Genel Yönetim Kurulu’nda (GYK) dile getirilen olağanüstü genel kurul talebi, iki ay sonra Ürgüp GYK’sında bu defa 182 delegenin imzası ile gündeme getirilmiştir. Teklif sahibi arkadaşlarımıza, Medeni Yasa’nın açık hükmü ve tüzüğümüzün 15/b maddesine göre, olağanüstü genel kurula gidebilmek için, ya genel yönetim kurulunun çoğunluğunun veya denetleme kurulunun ya da üyelerin beşte birinin isteminin gerekli olduğu, yasa ve tüzükte delegeden bahsedilmediği, bu amir hükme göre, delegelerin talebiyle olağanüstü genel kurula gitmenin mümkün olmadığı söylenmiştir. Taleplerinin kabul edilmediğini gören bu arkadaşlar, toplantıyı protesto ederek salonu terk etmişlerdir. Bunun üzerine GYK üyelerinden dört kişilik bir heyet oluşturularak, MAZLUMDER’in kendi iç barışını, uyumunu gerçekleştirebilmesi, ilke ve organizasyon çerçevesindeki sorunlarını aşabilmesi için genel başkan ve tüm merkez yürütme kurulu üyelerinin değiştirilmesi önerisi dahil olmak üzere, İstanbul şubenin başını çektiği bu harekete, uzlaşma teklifi yapılmıştır. Bunların tümüne sırt çevrilmiş ve basın açıklaması eşliğinde olağanüstü genel kurul için dava açılmıştır. Daha sonra, aynı grup mensupları tarafından, son bir yıldır genel merkez internet sitesine ve şifrelerine keyfi bir şekilde el konulmuş, genel merkez sosyal medya hesapları yalan beyanlarla ele geçirilmiş, şubelerinde kendileriyle hemfikir olmayan yöneticiler, savunmaları alınmadan üyelikten çıkarılmışlardır.

 Olağanüstü genel kurul talebi ve bu talepteki ısrarın nedeni neydi?

Olağanüstü genel kurul talebinin öncesinde yaşanan süreçte, bir insan hakları örgütü olarak Kürtlere yönelik hak ihlallerinden, Gezi olaylarına, Soma raporundan, Suriye iç savaşına değin farklı alanlarda çalışmalarımız ve raporlarımız oldu. Bu çalışmalarımızda temel hareket noktamız ve hassasiyetimiz somut olarak hak ihlallerinin olup olmadığını tespit etmekti. Ancak aralarında bazı güç dengelerini gözetme hassasiyeti taşıyan MAZLUMDER içindeki bir grubun da yer aldığı kimi çevreler için bu ilkesel duruş çabamız taşınamaz bir yük olarak kabul edildi. Özetle izah etmeye çalıştığımız ve içinden geçtiğimiz bu süreç, sonuç olarak ilkesel bir duruş ortaya koymak ve koyamamak şeklinde ifade edebileceğimiz bir ayrışmayı beraberinde getirdi. Zaten olağanüstü genel kurul taleplerinde ısrar eden bu arkadaşlar, uzlaşma sağlanamayınca, sonrasında konuyu yargıya taşıdılar.

“Sivil bir operasyonla derneğin yarısı, dışarıda bırakıldı”

MAZLUMDER’in tarihinde istisnai bir durum. Peki yargı süreci?

Kuşkusuz istisnai bir durum. Üstelik yargı süreçleri de çok garipti. Aralık ayı içerisinde gerçekleşen bir duruşmada olağanüstü genel kurul talebini değerlendiren hâkim, davayı açan İstanbul şube başkanı ve dava vekiline hitaben “tüzüğünüzde üye yazıyor, delege yazmıyor, tüzüğünüze aykırı bir talepte bulunamazsınız, bunun için öncelikle tüzüğünüzü değiştirmeniz gerek” dediği halde, bir sonraki duruşmada tam aksi yönde bir tavır takındı. Konuyu havale ettiği bilirkişi raporunun usulsüzlüğüne itiraz ederek yeni bilirkişi talebimiz ve İstanbul şubenin şaibeli olarak yapılan genel kurulunun iptaline ilişkin açtığımız davanın ‘bekletici’ mesele yapılmasına ilişkin taleplerimizi hiç nazara almadan, tam aksi bir tavır takınarak dava bitirilmiştir.  Mahkemenin görevi olmamasına rağmen, kararın infazına ilişkin hüküm maddesi yazdırarak yazı işleri müdürünü gönderip, infaz işlemlerini başlatmıştır. Dava bitiminden sonraysa, derneğin organlarına ilişkin olduğu için şahsın hukuku hükümlerine tabi olan ve kesinleşmeden işleme konulamayacak durumdaki karar, hukuksuz olarak işleme konulmuş, atanan kayyımlar eliyle olağanüstü genel kurul günü belirlenmiştir.

Yani yapılan olağanüstü genel kurul, atanan kayyımlar eliyle başlatıldı…

Evet, kesinlikle öyle! Bu üç kişinin dernek yöneticisi olması işin niteliğini değiştirmiyor. O arkadaşlarımız mahkeme tarafından atanmıştır ve bu uygulamanın adı da budur. Bununla birlikte söz konusu kararı temyize götürmüştük. Fakat ne yazık ki temyizin sonucu beklenmeksizin kayyımların çağrısıyla olağanüstü genel kurul ilan edildi. Bu nedenle biz de ‘hukuksuz ve keyfi’ olan bu olağanüstü genel kurula katılmayacağımızı ilan ettik. 19 Mart 2017 tarihinde yapılan bu genel kurulda, tek gündem olan “seçim maddesine”, önergeyle yeni gündem maddeleri eklenerek, hem genel merkez İstanbul’a taşınmış, hem de katılan beşi tabeladan ibaret durumda olan on şubenin delegelerinin katılımı ile kendileri gibi düşünmeyen 16 şubemiz kapatılmıştır. Hatta çok ironiktir ki, bu grup hızını alamayarak, MAZLUMDER’in tarihinde hiç kurulmamış olan, “Bingöl şubeyi” bile kapatabilmiştir. Sonuç olarak, binlerce üye, yüzlerce delegenin savunmaları bile alınmadan üyelikleri düşürülmüş, sivil bir operasyonla derneğin yarısı, dışarıda bırakılmıştır.

Kararı temyiz ettiğinizi söylemiştiniz. Yani bir nevi hukuk mücadelesi veriyorsunuz. Peki, bu süreçler devam edecek mi?

27 yıllık süreç MAZLUMDER zemininde yürttüğümüz bir hak arama süreciydi. Ne yazık ki yaşadığımız bu son süreç, kendi hakkımızı, dün yoldaşlık yaptığımız arkadaşlara karşı yürütme zorunluluğunu doğurdu. Biz halen de MAZLUMDER misyonunun taşıyıcısı olarak bu durumda “kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana” ilkesi gereğince  mücadelemizi sonuna kadar yürütme kararlılığındayız. Ancak bu davaların sonucu ne olursa olsun, bize karşı bu zorbalıkları yapanlarla yollarımızı ayırdığımızı, MAZLUMDER adını bir daha kullanmayacağımızı ve bundan sonraki süreçlerde  insan hakları alanında yaptığımız hizmetlere “Hak İnisiyatifi”nin evrileceği bir isimle devam edeceğimizi bildiririz.

MAZLUMDER tecrübesinin üzerine insanlığın evrensel değerlerini de ekleyerek, eşitlik ve adalet temelinde yeni bir yapılanmanın içine girdik. Gerçek anlamda bir sivil toplum kuruluşu olarak, bütün güç odaklarına mesafeli, bireyin hak ve özgürlüklerini, hiçbir ayrım yapmadan herkes için savunmaya devam edeceğiz”

Herhalde bu misyon, bundan sonraki süreçler için “Hak İnisiyatifi”nde devam edecek”

Şube başkanlarımızdan birinin veciz bir ifadesiyle “cesedi gasbedilen MAZLUMDER’in ruhunun devam etmesi” için, yaptığımız istişareler sonucu, Hak İnsiyatifi adıyla, yolumuza devam ediyoruz. MAZLUMDER tecrübesinin üzerine insanlığın evrensel değerlerini de ekleyerek, eşitlik ve adalet temelinde yeni bir yapılanmanın içine girdik. Gerçek anlamda bir sivil toplum kuruluşu olarak, bütün güç odaklarına mesafeli, bireyin hak ve özgürlüklerini, hiçbir ayrım yapmadan herkes için savunmaya devam edeceğiz.

Kimler ve hangi şubeler var?

Bundan sonraki sürecin ilk adımını kapatılan14 şube ve ayrıca altı şubeden ise bir kısım üyeler ile atıyoruz. Elbette ilkelerimizi kabullenen yeni arkadaşlarımızın da katılımı ile herkes için adalet talepli insan hakları mücadelesi için yolumuza devam edeceğiz.

Referandum sonrası hak ve adalet mücadelesi nasıl şekillenecek?

Bizim 26 yıllık geleneğimizdeki temel ilkemiz, kim olursa olsun zalime karşı ve kim olursa olsun mazlumdan yana tavır almaktır. Mazlumun ve zalimin kim olduğuna bakmadan, gücümüz yettiğince, keyfiliğin tavan yaptığı, birçok temel hakkın askıya alındığı olağanüstü hâl döneminde, bir an önce normalleşmeyi sağlamaya dönük çabalarımız, tespitlerimiz, çağrılarımız, hak ve adalet talepli mücadelemiz devam edecektir.

Bu oluşum neye talip oluyor?

Hak İnsiyatifi, “ayırımsız insan hakları mücadelesi” misyonunu devam ettirmeye talip olmuştur. Bunun son süreçte daha da zor olduğunu biliyoruz. Ama bu insan olmamızın bize yüklediği bir görevdir. Din, dil, ırk, cinsiyet vs. doğuştan getirilen veya sonradan edinilen hiçbir kimliği ayırım sebebi yapmaksızın, insan hakkını ve onurunu korumaya talip oluyoruz. Çünkü bizler, “insanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandırhakikatına inanıyoruz.

Bundan sonra neler olacak?

Bizler azimle, bu misyonu sürdürmeye devam edeceğiz. Özgürlük ve adalet aşığı tüm dostlarımızı da yanımızda olmaya davet ediyoruz. İnsanlık için yüreğini koyan erdemli insanlarla, daha güzel bir dünya inşa edeceğimize inanıyoruz.