Dünya Sağlık Günü’nde depresyon hakkında konuşalım mı?

Depresyon bugün dünya çapında önde gelen bir sağlık problemidir ve 300 milyondan fazla insanı etkilemiştir. Fakat aynı zamanda hakkında en çok yanlış bilgi dolanan ve bu sebeple küçük görülen bir durumdur. Her yıl 7 Nisan’da düzenlenen Dünya Sağlık Günü’nde WHO (Dünya Sağlık Örgütü), bu yıl “Depresyon: konuşalım” etiketiyle depresyon hakkındaki farkındalığı arttırmaya odaklanacak. Amaç, depresyondan muzdarip […]

Depresyon bugün dünya çapında önde gelen bir sağlık problemidir ve 300 milyondan fazla insanı etkilemiştir. Fakat aynı zamanda hakkında en çok yanlış bilgi dolanan ve bu sebeple küçük görülen bir durumdur. Her yıl 7 Nisan’da düzenlenen Dünya Sağlık Günü’nde WHO (Dünya Sağlık Örgütü), bu yıl “Depresyon: konuşalım” etiketiyle depresyon hakkındaki farkındalığı arttırmaya odaklanacak. Amaç, depresyondan muzdarip kişilerin yardım alabilmek için gerekli adımları atabilmesi.

Depresyon hakkındaki efsanelerin ve önyargıların giderilmesi, hastaların hasta olduklarını kabul etmelerine ve tedavi aramak için cesaret toplamalarına yardımcı olabilir. Bu yüzden önemli bir adımdır.

Efsane 1: Depresyon gerçek bir hastalık değildir.

Klinik depresyon, dünyadaki en zayıflatıcı hastalıklardan biridir.

Mutsuz hissetmekle aynı şey değildir. Hayatımızın herhangi bir noktasında hepimiz üzüntü ya da keder yaşayabiliriz. Bu, zor zamanlarda hissedebileceğimiz normal duygular.

Bununla birlikte, depresyon gerçek semptomları olan bir hastalıktır. Hastalar için günlük hayat ve normal işleyişi engelleyen gerçek bir handikap olabilir. Depresyon semptomlarının, yaşayan insanlar tarafından, neredeyse her gün, çoğu zaman en az iki hafta boyunca görüldüğü söylenir.

Efsane 2: Depresyona maruz kalmış insanlar sadece tembel veya kendine acımaya yatkın insanlardır.

Depresyon bir hastalıktır ve insanlar bunu kendi kendilerine ortaya çıkarmazlar. Hiçbir şekilde kişinin zayıflığının veya karakter kusurunun işareti değildir. Depresyonu olan insanlara “Kendine gel” dediğinizde birden bire bundan kurtulamazlar. Çoğunun iyileşmesi için tedaviye ve terapiye ihtiyaç var.

Efsane 3: Sadece kadınlar depresyona girer, erkekler girmez.

Erkekler her ne kadar kadınlardan farklı deneyimleseler de depresyona girebilirler. Fakat ne hissettiklerini konuşmak veya yardım almak için daha isteksiz olabilirler.

Erkekler için, klinik depresyonun en yaygın semptomları şunlardır: yorgun ve sinirli hissetmek, işlerine, ailelerine veya hobilerine olan ilgisini kaybetmek. Depresyondan muzdarip erkeklerin yaşadıkları uyku güçlüğü genellikle depresyona sahip kadınlardan daha fazladır.

Efsane 4: Çocuklar ve gençler depresyona girmez.

Depresyon sıklıkla yetişkinlikte başlar, ancak her yaş grubunu etkiler. Depresyon şu anda çocuklar ve ergenlerde meydana geldiği kabul edilmekle birlikte, bazen kendini düşük duygu durum olarak değil öfke olarak gösterebilir.

Depresyondan etkilenen gençler için bu süreç ergenlik çağının normal iniş ve çıkışları olarak yorumlanmamalıdır. Bu hastalık gerçek ve zayıflatıcıdır.

Efsane 5: Depresyonun ortaya çıkması için bir travma yaşanmış olmalı

Belirli bir travma depresyonun tetikleyicisi olarak rol oynamasına rağmen, her zaman böyle olmayabilir. Bazı insanlar belirgin bir sebep olmadan da depresyon geliştirebilirler.

Depresyon oldukça yaygındır ve yaşamımız boyunca yaklaşık 10 kişiden birini etkilemektedir ve genetik bir bileşene sahip olduğu düşünülmektedir – ailelerinde depresyon öyküsü olanların depresyona girmeleri daha olasıdır. Ancak, depresyon geçirmiş yakınları bulunmayan kişilerin de bu hastalığı geliştirebilmesi mümkündür.

Beyin kimyası ve hormonlar da rol oynayabilir. Depresyonu olan insanların beyinleri yapılan taramalarda depresyonda olmayan insanlara göre farklılık gösterebilir ve hormonlar beynin kimyasını etkileyebilir.

Genel olarak, depresyonun sebepleri genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir karışımı gibi görünüyor.

Efsane 6: Tedaviye gerek yok. Sadece depresyonun bitmesini beklemek gerekiyor.

İnsanın aldığı tedavi tarzı belirtilerin yoğunluğuna bağlıdır. “Hafif depresyon” teşhisi konan insanlar, kendiliğinden gelişip gelişmediğini görmek için biraz bekleyebilir. Ayrıca, egzersiz ve kendi kendine yardım grupları gibi yaşam tarzı değişikliklerini de kabul edebilirler.

Ancak birçok insan için antidepresanlar gereklidir ve hayat kurtarıcı olabilir. Aslında doktorlar, orta ile şiddetli depresyonlarda insanlara konuşma terapisi ve antidepresan kombinasyonu önerir.

Efsane 7: Antidepresanlara başladıktan sonra hayat boyu kullanmak gerekecek.

Antidepresanlar hastalara büyük ölçüde yardımcı olabilmesine rağmen, bazen insanlarda hastalık yeniden ortaya çıkmadığı sürece ilaçları bırakamayacağı kaygısı vardır.

Doktorlar, genellikle, uzun süreli antidepresan kullanımını, sadece iki veya daha fazla majör depresyona sahip olan insanların küçük bir yüzdesi için öneriyor.

Uyku hapları veya ağrı kesicilerden farklı olarak, antidepresanlar bağımlılık yapıcı değildir. Bununla birlikte, hastaların klinik psikologun gözetim ve danışmanlığı olmadan kendi başına bir antidepresan ilacı durdurmamaları gerektiğini hatırlamaları önemlidir.

Efsane 8: Depresyon herkesi benzer şekilde etkiler.

Depresyona uğramış herkes hastalığın her semptomunu yaşar. Ayrıca şiddeti ve sıklığı bir hastadan diğerine büyük ölçüde değişebilir.

Depresyon bir insanın başına yalnızca bir kez gelebilir fakat birkaç kez yaşandığı, daha sık gözlemlenmiştir. Bazı insanlara da kalıcı depresif bozukluk tanısı konur, bu depresyon en az iki yıl sürer.

Bazı depresyon biçimleri biraz farklıdır ve psikotik depresyon, doğum sonrası depresyon, mevsim etkili bozukluk veya bipolar bozukluk gibi koşulları içerir.

Efsane 9: Depresyona olan insanlar tehlikelidir ve öngörülemezler.

Tehlikeli olarak görülen suçluların yaşadığı zihinsel hastalık problemleri içerisinde depresyon da bulunabildiği için bu tür bir algı oluşabiliyor.

Ancak, depresyonda olan kişilerin şiddet uygulamaktan ziyade şiddetin mağduru olma ihtimalinin yüksek olduğunu vurgulamak önemlidir.

Efsane 10: İntihar eden çoğu insan depresyon geçirmiştir.

Konuyla ilgili araştırmalar büyüyerek devam etmesine rağmen, bazı insanların neden intihar ettiğini açıklayan çok az kanıt bulunmaktadır.

Şiddetli depresyonu olan insanlar genel ortalamaya göre daha fazla intihar girişiminde bulunsa da, kendilerini öldüren veya böyle yapmaya teşebbüs eden herkes depresyon geçirmiş değildir. Yaşam öyküsünden bağımlılığa kadar çok sayıda risk faktörü de kişinin intihara karşı savunmasızlığını artırabilir.

Kaynak: International Business Times, World Health Organization
Ana görsel: WHO