Bashar Balleh: Trump’ın vize yasağı şu an hayatımızı mahvediyor

Bashar Balleh, Suriyeli bir müzisyen. Amerikalı Kathryn Christine Thorton’la Ocak ayında evlenmişler, ancak ne Bashar Kathryn’in memleketine, ne de Kathryn Bashar’ın memleketine gidebiliyor. Bashar’ın yüzünde bir gülümsemeyle anlattığı dehşete düşüren hikayesi, Kathryn’le hayatını birleştirdikten sonra da belirsizliğini koruyor. Kimliklerin, sınırların ve kuralların insan hayatlarını nasıl etkilediğine dair bu “film gibi” hikayeyi sizlerle paylaşıyoruz. -Türkiye’de müzisyen […]

Bashar Balleh, Suriyeli bir müzisyen. Amerikalı Kathryn Christine Thorton’la Ocak ayında evlenmişler, ancak ne Bashar Kathryn’in memleketine, ne de Kathryn Bashar’ın memleketine gidebiliyor. Bashar’ın yüzünde bir gülümsemeyle anlattığı dehşete düşüren hikayesi, Kathryn’le hayatını birleştirdikten sonra da belirsizliğini koruyor. Kimliklerin, sınırların ve kuralların insan hayatlarını nasıl etkilediğine dair bu “film gibi” hikayeyi sizlerle paylaşıyoruz.

-Türkiye’de müzisyen olmanız üzerine konuşalım önce. Türkiye’ye nasıl, ne zaman geldiniz? Burada ne yaptınız?

Bashar: 1992’de Lazkiye Suriye’de doğdum. Adım Bashar Balleh. Türkiye’ye Aralık 2014’te geldim. Önce Mersin’e geldim, orada yaklaşık 1-1,5 ay kadar kaldım sonra İstanbul’a geldim. Bir seneden fazla süre müzikten para kazanamadım. İstanbul’a geldikten ve 6 ay iş aradıktan sonra Sultanahmet’te bir restoranda çalışmaya başladım. Ama patron çok kötüydü. Restoranda gitarist olarak çalışıyordum. Beni kullanıyordu, çünkü o zaman oturma ve çalışma iznim yoktu. Zamanla daha çok saat için daha az para vermeye başladı. Videolarımı çekmeye başladı. 7 saat çalmak için 50 lira gibi bir para alıyordum. Onlarla yaşadığım “bu güzel” bir aylık tecrübenin ardından işi bıraktım, ama müşterilerin karşısında patrona bağırıp çağırarak. Çünkü bu adamın kim olduğunu, ne kadar tehlikeli biri olduğunu biliyordum. Bir gün sonra beni aradı ve “Seni bulacağım ve öldüreceğim” dedi. Cidden de uğraştı, 6 ay boyunca peşime adam taktı, mafya gibi bir şeydi.

“2 kere Avrupa’ya gitmeyi denedim. İzmir’den yola çıktıktan sonra 6 saat yolculuğun ardından neredeyse suda boğuluyordum”

Bu kötü tecrübe sanıyorum sizi Avrupa’ya gitmeye teşvik ediyor?

 Bashar: Bu olaydan sonra iyi iş bulamadığım için fazlasıyla üzgündüm. 10 saat 12 saat hiç sigortam olmadan, hiçbir şey olmadan 1000 liraya çalışıyordum. Bu yüzden Avrupa’ya gitmeye karar verdim. 2 kere Avrupa’ya gitmeyi denedim. İlkinde İzmir’den ikincisinde Bodrum’dan gitmeyi denedim. İzmir’den yola çıktıktan sonra 6 saat yolculuğun ardından neredeyse suda boğuluyordum, sonra Yunan ordusu bize saldırdı. Bodrum’da ise bota ulaşmak için saatlerce yürümemiz gerekiyordu, 1-2 saatlik yürümeden sonra, bizi polis olduklarını söyleyen birileri  durdurdu ve bizden para istediler. Diğer herkes para verdi ama ben vermedim. Çünkü benim için mesele, “artık beni öldürebilirsin ama beni daha fazla aşağılayamazsın” idi. Bu yüzden onlara para vermedim ve beni tuttular, diğerleri devam etti. Ama onların da bota gidemeyeceğini biliyordum çünkü bizi çevreleyen insanları gördüm ve daha bir sürü şey vardı. Sonra da gerçek polis geldi. Çünkü tatil yerlerine yakındık ve oradan bizim bağırışlarımızı duydular, elimizdeki ışıkları gördüler. Onlar da polisi aradılar ve polis geldi. Beni kaçıran insanlar kaçtı. Onlar gittikten sonra polise gittim ve oraya beraber geldiğimiz gruba katıldım. Sonra Avrupa’ya gitmeyeceğime karar verdim, kendi yolumu bulacaktım, çünkü daha fazla böyle aşağılanmak istemiyordum. İstanbul’a geri geldim ve burada hiç kimseyi tanımıyordum. İstiklal’de sokak müzisyenliği yapmaya başladım. Birileriyle tanıştım, onlar vesilesiyle başkalarıyla tanıştım. Bu kişiler yoluyla Amerika’lı arkadaşlarla tanıştım, onlar üzerinden de Owen’la tanıştım, Country for Syria grubunu onunla kurduk. Birlikte çalmaya başladık ve birlikte müzik anlamında her şey çok güzel gidiyordu ve Country for Syria fikri ortaya çıktı, başka müzisyenlerle konuştuk. Bu 1 yıl kadar önceydi.

“Ailelerimizin gelecekteki çocuklarımızı görmesi çok zor. Türkiye dışında başka hiçbir yerde birlikte olamıyoruz.”

-Ve Kathryn’le tanıştınız…

 Bashar: Günler geldi geçti ve bir gün Kath, Owen’in 3 yıllık ev arkadaşı, şovumuza geldi, şovumuzda tanıştık. Bir şekilde (gülüyor) aşık olduk. Aşık olduktan 3 hafta sonra ABD’ye 10 günlüğüne turneye gittim. Oradayken birçok STK orada kalmamı, bir Suriyeli olarak sığınma için başvurmamı önerdi. Burada kal, yeteneğin var, birçok insan tarafından desteklenirsin dediler. Ama burada neden bir göçmen olarak kalıp sığınma talebinde bulunayım ki? Diyordum. Bu Amerikalı kızla evlenecektim, hayatım daha kolay olacaktı, ama yine de insanların bana bu “sempatiyi” hissetmesi fikrini sevmedim.

Sonra Amerika’dan geri döndüm, evlendik ve Donald Trump seçildi. Ben döndükten 2-3 gün sonra evlenmeye karar verdik. 7 Ocak 2017’de evlendik. Donald Trump Suriyelilerin, başka ülkelerin ve Müslümanların Amerika’ya girişini yasaklayan kararnameyi imzaladı ve bu durum bir şekilde hayatımızı mahvediyor. Çünkü ben şu an Amerika’ya gidemiyorum ve Kath de Suriye’ye gidemiyor, Suriye hükümeti de Amerika vatandaşlarının Suriye’ye girişini yasakladı. Başka bir deyişle, ben onun ailesini göremem, o benim ailemi göremez. Ailelerimizin gelecekteki çocuklarımızı görmesi çok zor. Türkiye dışında başka hiçbir yerde birlikte olamıyoruz. Ama Türkiye de birçok problem yaşıyor ve burada ne olacağını bilmiyoruz. Bu yüzden, birlikte güvende olabileceğimiz bir yer arıyoruz. Ve bunu başarmak için en azından onunla Amerika’ya gidip Amerikan vatandaşlığını almam gerekiyor. Amerika’da yaşamak istemiyorum, çünkü orası benim yaşayabileceğim bir ülke değil. Her şey çok karmaşık orada. Biz sadece huzur içerisinde dünya üzerinde herhangi bir yerde yaşamak istiyoruz.

-Peki, Kathryn, belki bir de bu hikayeyi sizin gözünüzden dinleyebiliriz? Türkiye’ye neden geldin? Evliliğinden sonra neler oldu? Neler hissettin?

Kathryn: Benim hikayemde savaş yok. Amerika’da okuyordum. NYU’da Ortadoğu Araştırmaları ve Gazetecilik bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. İşe yaramayan bir diploma (Gülüyor). Türkiye’de İngilizce öğreterek bir iş bulabileceğimi biliyordum. Türkçe biliyorum. Türkiye’ye 2013’ten beri öğrenci olarak gidip geliyordum. Türkçe dil programları gibi şeylere gidip gelmeye devam ettim. İstanbul’u biliyordum, burada birçok arkadaşım vardı. New York’ta ve 18 yaşımdan beri yaşamadığım memleketimde olduğundan daha fazla bağlantım olduğunu hissettim burada. Ve rahat bir hayat ve rahat bir işle en iyi şansımın İstanbul olduğunu düşündüm, ki bu cidden komik.

Evet, şu aralar birçok insan Amerika’ya gitmek isterken siz Türkiye’ye gelmişsiniz.

Kathryn: Herkes bana bunu söylüyor sürekli, özellikle de Türkiyeli arkadaşlarım. Biz gitmeye çalışıyoruz, sen nereye geliyorsun. Tam olarak cevabı bilmiyorum, tek bildiğim burayı sevdiğim.

-Peki birlikte olan hikayeniz? Burada, Türkiye’de sıkışmış olarak ne hissediyorsunuz?

 Kathryn: Cidden korkutucu. Ben buraya darbe girişimi öncesinde geldim ve girişim sonrasında her şey farklıydı. Buradaki küçük mutluluklar azaldı ve daha çok tehlike ve daha çok risk demek. İş güvencesi bile daha az, işimde ödeme almaya işe girdikten 4 ay sonra başladım. YÖK’ün yabancı öğretmenlerin çalışma iznini onaylaması çok uzun sürdü ve bunun gibi şeyler… Öğrenci olarak Türkiye’ye daha önce sık gelmiştim ama burada yaşamak ve çalışmak çok daha fazla stres, daha fazla dengesizlik demek. Ve artık evli bir kadın olduğumdan, ailemi düşünmeye başladığımda, bu zor. Çocuklarımızı burada yetiştirmek istemiyoruz, uzun dönemde burada olmayacağız.

-Huzurlu bir yerde yaşamaktan bahsetmiştiniz ama böyle bir yer aklınıza geliyor mu? Nereye gitmeyi düşünüyorsunuz?

Bashar: Lazkiye huzurlu geliyor. Buradan daha huzurlu şu an. Yaşam koşulları daha zor, elektrik daha az, doğalgaz daha az ama insanlar açısından, burada hissettiğim kadar stresli hissetmiyorum. Bu karmaşa olmadan…

-En azından orayı biliyor olursunuz

 Kathryn: Ama tabii iş o aşamada problem, küçük bir yerde. Ama sanırım online iş olanaklarını daha fazla araştırmalıyız. İnternette oldukça fazla ihtimal var.

-Avrupa’ya tekrar gitmek istersiniz sanmıştım ama…

Kathyrn: Avrupa ikimiz için de zor. Benim için, başka bir Avrupa vatandaşının benim kadar iyi olmadığı bir iş bulmam gerekiyor ki bu çok zor, çok fazla insan.

Bashar: Amerikalı olduğu halde onun için zor, benimse bu konuda düşünmeme bile gerek yok.

Kathryn: Kanada’ya bakıyoruz, Amerika’ya kabul edilmeyen kişileri kabul etme konusunda Kanada daha açık. Kanada’da Her gün yeni bir üniversite “Amerika’nın istemediği herkesi alacağız” diyor. Oraya gittiğimizde Bashar bana kefil olabilir ve ben de Kanada vatandaşlığı alırım.

-Kimlikler sürekli değişiyor, Bashar Amerikalı oluyor, siz Kanadalı oluyorsunuz ve aslında herkes aynı kalıyor.

 Bashar: Benim bahsettiğim saçmalık da tam olarak bu.

Kathryn: Amerikalı olmanın artık bir ayrıcalık olacağını düşünmüyorum, çıldırmış başkanımızdan sonra.

-Belki son olarak grubunuz, Country for Syria ile ilgili konuşabiliriz? Nasıl müzikler yapıyorsunuz? Mesajınız nedir?

 Bashar: Arap Country Fusion tarzında müzik yapıyoruz. Aynı zamanda Ortadoğu müziği, Türkçe, Arapça, Kürtçe şarkılarımız var. İspanyolca, Çekçe müzik var. Cidden çok rahat bir müzik. Hiç kimse arasında bir ayrım yapmıyoruz. Mesajımız tüm insanlar aynıdır, aramızdaki tek fark ise yalnızca farklı yerlerden gelmiş olmamız. Çaldığımız parçalarda Arap müziğindeki tüm temalar var, aynı şeyleri anlatan farklı şarkılar. Aynı değerleri paylaşıyoruz, aynı ilgiyi paylaşıyoruz, ama farklı şekillerde yapıyoruz bunu. Mesajımız en basit şekilde aşk.

Grupla ilgili detaylı bilgi için tıklayın

Rumeysa Çamdereli

Üyelik Tarihi: 02 Ocak 2017
26 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör