Bir mahalle örgütlenmesi: Mahallede LGBTİ

Mahallede LGBTİ, LGBTİ’lerin yaşam alanlarında kendisi gibi var olabilmeleri için apartman sakinleri, mahalle muhtarları ve esnaflarıyla birlikte çalışan bir mahalle örgütlenmesi. Mahallede LGBTİ temsilcisi Ada Ayşe İmamoğlu’yla mahallede örgütlenmeyi ve Mahallede LGBTİ’nin faaliyetlerini konuştuk.    – Mahallede LGBTİ nasıl bir motivasyonla ortaya çıktı?   Mahallede LGBTİ, mahallelerde kıyıda köşede kendi başına hayat süren LGBTİ bireylerle iletişim […]

Mahallede LGBTİ, LGBTİ’lerin yaşam alanlarında kendisi gibi var olabilmeleri için apartman sakinleri, mahalle muhtarları ve esnaflarıyla birlikte çalışan bir mahalle örgütlenmesi. Mahallede LGBTİ temsilcisi Ada Ayşe İmamoğlu’yla mahallede örgütlenmeyi ve Mahallede LGBTİ’nin faaliyetlerini konuştuk. 

 

– Mahallede LGBTİ nasıl bir motivasyonla ortaya çıktı?  

Mahallede LGBTİ, mahallelerde kıyıda köşede kendi başına hayat süren LGBTİ bireylerle iletişim kurmak, yerel yönetimlerin içerisine dahil olmak ve mahallede bir LGBTİ yaşamı kurmak hayaliyle başladı. Aslında Mahallede LGBTİ, mahalle örgütlerinden yola çıkarak oluşturulan bir görünürlük hareketi. Kendi yaşam alanlarımızda birçok gündelik zorlukla karşılaşıyoruz. Ben kişisel hayatımda çok şiddet hikayesi içerisinde bulundum. Kıyafetimden, prototip kadın profili çizmeme kadar bir sürü neden öne sürülerek bizzat  şiddetin odağı oldum. Ama işte bir noktada şunu diyor insan kendine, kendi varoluş biçimimle direneceğim. Sonra zaten varlığınız politikleşiyor ve direk toplumsal kodlarla mücadele içine giriyorsunuz. Kilomun ne kadar olduğundan, ne giydiğimden, nasıl oturup kalktığımdan ve kime aşık olduğumdan sana ne deme cesareti gösterebiliyorsunuz. Bir feminist arkadaşım yazmıştı, mesela Zeliş bizim hayatımızın cesaret simgesiydi. Taksimde beyaz t-shirtünün içine sütyen giymez, göğsünü gere gere dolaşırdı. Boysan, onur yürüyüşlerinde öyle güzel kostümler giyerdi ki, insan kendi olduğu haliyle nasıl mutlu ve cesur olunur dersleri verirdi. Ada olarak onları çok özlüyorum evet ama bir o kadar da yola devam etmemi sağlıyorlar. Biz büyük bir aileyiz bazen birilerimiz yorulur diğerleri öne çıkar dinlenenler yetişir. Böyle böyle Gezi’de gökkuşağı bayrakları sallandı sonsuz bir güvenle. Kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımız için de mücadeleyi büyütüyoruz. LGBTİ’lere karşı oluşturulan mahalle baskısı ile mücadele etmek bizim temel çalışmalarımızdan biri. Özellikle mahallelerde evlerimizin içine, özel yaşam alanlarımıza kadar giren toplumsal baskı ile mücadele yürütüyoruz. 

Ada Ayşe İmamoğlu – Mahallede LGBTİ

 

– Bu görünürlük hareketi ne gibi faaliyetler yürütüyor? 

Gay arkadaşlarımız mahalle gençlerinin köşeye sıkıştırıp şiddet gördükleri, evlerinde basılmaları gibi şiddet olayları yaşadı ve yaşıyor. Nefret dilinin bir sistem aracı haline dönüştüğü günümüzde nefret cinayetleri, toplumsal baskı ya da aile şiddeti yüzünden intihar eden arkadaşlarımız var. Evlerinin kapısına gece yarıları ev sahipleri gelip sabaha bu evi boş görcem diyerek silahla tehdit edilen arkadaşlarımız oldu. Tam da bu nedenle bir hukuk kitapçığı üzerinde çalışıyoruz. Hazırladığımız bu kitapçık LGBTİ’lerin barınma hakları ile ilgili bir başvuru kitabı olacak. Aynı zamanda Sivil Düşün desteğiyle “LGBTİ Dostu Bina”, “LGBTİ Dostu Mekan” etiketleri hazırladık. Bu etiketleri Beşiktaş, Kadıköy ve Taksim’deki bazı bina ve mekanlara astık. Bundan sonraki dönemde de ne dış görünüş, ne de tercihlerimizden taviz vermek zorunda kalmadan yaşam alanlarımızda kendimiz olarak var olabilmek için çalışmalara devam edeceğiz. Bazı pilot mahalleler belirleyip apartman ziyaretleri yapmak istiyoruz. Bu apartman ziyaretlerinde hem apartman yönetimlerini hem de LGBTİ’leri bir araya getirerek temas zeminleri kurmayı amaçlıyoruz.

– Mahallede LGBTİ yeni bir örgütlenme modeli ortaya koyuyor. Bu mahalle örgütlenmesinin dokunduğu kişiler kimler? 

Binalarda bire bir komşumuzla, esnafla konuşmak ve birbirimizi anlamak gerekiyor. Mahalle örgütlenmesi de bu nedenle apartman sakinlerinden, apartman yönetimleri, muhtar, esnaf ve yerel yönetimlere kadar birçok grupla işbirliğini kapsıyor.

– Şu anda LGBTİ bireylerle yerel yönetimler arasında nasıl bir ilişki var. Sizin yerel yönetimler ve mahalle muhtarlarıyla yapmayı planladığınız yerel yönetim yapılanması neyi amaçlıyor?  

SpoD’un büyük çabaları sonucunda seçimlerde LGBTİ Sözleşmesini imzalayan belediye başkanları gördük geçen seçimlerde. Şişli bu konuda inanılmaz aktif çalışıyor. Lezbiyenler için en büyük dert mesela jinokolojik muayenedir. Geçtiğimiz senelerde kaybettiğimiz canımız Aligül’ün süreçleri bizi derdinden etkilemişti. Hala smear testi olmayan arkadaşlarımız var mesela, bir sürü tramvatik olay yaşayan lezbiyen arkadaşımız oldu. Şişli Belediyesi lezbiyen, biseksüel kadınlara özel ücretsiz jinekolog ayarladı. Bir düşünün yerel yönetimlere katılımcı olan eşcinseller sayesinde yönetimler kendilerini sürekli geliştiriyorlar.

Benim kişisel hayalim bunu muhtarlıklarda da yapabilmek. Ben de dahil olmak üzere bir çok arkadaşımız şu an muhtarlık seçimlerine hazırlanıyor. Mahallede LGBTİ projesinin ilk büyük durağı bu sokağından, mahallesinden, komşusundan, parkından dahası o mahallenin içinde yaşayan kedi, köpek tüm canlısından sorumlu olan muhtarlar olacak. LGBTİ muhtarlar çıkacak ve sistemin geliştirdiği öteki dilini yok edecek. Ben ilk önce kendi evlerimizin önünü temiz tutalım ilkesinden yola çıkıyorum, inanıyorum ki bir gün bütün ülke çiçek bahçesine dönecek. Bizden farklı olandan korkmak değil birbirimizi anlamak temelli bir birliktelik kurulduğunda dikta yıkılıp üzerinde kocaman bir orman büyütür.

– Mahallede LGBTİ’nin en son ürünlerinden biri bir kısa film. Bu filmin hikayesi nedir? 

“Mahallede LGBTİ Olmak” filmini çok uzun yıllardır tanıdığım bir arkadaşımın evinde çektik. Tam da derdimi sözcüklere dökemediğim bir anda hadi gel bunun bir filmini yapalım dedik. Mahallede LGBTİ olmak “Evimin balkonuna çıkma cesaretim var” diyen küçük direnişimizi anlatıyor.

– Mahallede LGBTİ Olmak filmi nerelerde gösterildi? Bundan sonraki hikayesi ne olacak? 

Sivil Düşün AB Programı desteğiyle çektiğimiz 4 dakikalık kısa filmimiz bu sene 12-19 Ocak’ta Ankara’da gerçekleştirilen Pembe Hayat Kuirfest’te gösterildi ve burada inanılmaz rekasiyon aldık. Film, Kuirfest İstanbul’da da seyirciyle buluşacak. Bundan sonrası için bütün arkadaşlarımla konuşup, daha fazla kişinin derdini anlatabildiğimiz uzun metraj bir film yapmayı hedefliyoruz.

–  Filmde oyuncuların yüzlerini göstermeyerek farklı bir yöntem izlemişsin. Bunu sinema dilini kuirleştirmek olarak tanımlayanlar da var. Sen bu tavrını nasıl açıklıyorsun?

İnsan hikayelerinde genellikle karşılaştığımız birbirimizle konuşurken o insanı tanımadan önce nasıl göründüğümüzle ilgileniyoruz. Bu benim biraz karşısında durmak istediğim ve çapraz fikirler üretmek istediğim bir alandı. Çünkü bir insanın nasıl göründüğüyle ilgilenmeden önce onu merak etmeniz, ona sorular sormanız, onu hissetmeniz gerekiyor. Bu hikayeyi de kişinin nasıl göründüğüyle değil buzdolabının üzerindeki magnetlerdeki gibi o sakladığı minik detaylarla anlatmak istedim. Baskın anlatış şeklinin karşısında ne olabiliri aradık ve filmde sizi dışardan eve konuk edip anlatıcı anlatırken kişinin hikayesine ortak olun istedik.

– Kendi başına bir görünürlük hareketi olan Mahallede LGBTİ medyada LGBTİ görünürlüğü için neler söylüyor? 

LGBTİ gruplarının şiddet haberleri herkesin aynı ölçüde altına çizdiği şiddet haberleri olmuyor. Halbuki kadınları kendi içinde “üniversite öğrencisi”, “çalışan kadın” olarak değerlendirdiğinizde bir noktada şiddeti beslemiş ve onaylamış oluyorsunuz. Mahallede LGBTİ ekibi olarak yapmak istediğimiz kadın haberlerinin hepsinde aynı ölçüde etkiyi sağlayabilmek. Kadın Odaklı Kuruluşlarla Haber Atölyesi’nde kadın odaklı kuruluşlar ve medya oluşumlarıyla bir araya gelmek ve sivil toplum haberciliği üzerinde düşünmek benim için çok yol gösterici oldu. Öğrenme, bilgi toplama yollarımı açtı. Daha da önemlisi soru sorma yollarını açtı. Doğru soruları doğru zamanlarda sormaya ve cevapları da doğru şekilde almaya başladım. Özellikle bizim grubumuzun içinde en önemli konulardan biri şiddet haberi ve arşiv taramalarıydı. En çok şiddete ve ayrımcılığa uğrayan ve aynı zamanda en çok karmaşa içinde olan bir grubun elinde haber arşivi yok! Bu atölye de içimizdeki karmaşıklığı düzenleme ve bu haberleri etki oluşturacak şekilde sunmanın yollarını düşünmeme fırsat verdi.

 

Bu röportaj Sivil Sayfalar, Reçel Blog, Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği ve İsveç Baş Konsolosluğu ortaklığında gerçekleştirilen Sivil Toplum Haberciliği Kadın Odaklı Kuruluşlarla Haber Atölyesi kapsamında hazırlanmış ve yayına alınmıştır. 

 

Kadın odaklı sivil toplum kuruluşlarının sivil toplum haberciliği hakkındaki görüşlerini okumak için

https://www.sivilsayfalar.org/kadin-odakli-sivil-toplum-kuruluslari-sivil-toplum-haberciligini-tartisiyor/