“Kesin bilgi yayalım”: Duygusal zamanlarda yanlış bilgi yayılımı

23 Ağustos 2016
Basında ve internette gördüğümüz pek çok şeye kuşku ile bakar olduk. Zira bir çoğumuzun farkında olmadan yayılımına katkı sağladığı yanlış bilgiler dolaşıma sık girer oldu. Bu konu da ne yapılabilir diye düşünecek olursanız karşılacağınız, hangi konuda olursa olsun ve hangi kesimden gelirse gelsin yanlış bilgi yayılımını azaltmak üzere çaba sarfeden bir gazeteci var: Mehmet Atakan […]

Basında ve internette gördüğümüz pek çok şeye kuşku ile bakar olduk. Zira bir çoğumuzun farkında olmadan yayılımına katkı sağladığı yanlış bilgiler dolaşıma sık girer oldu. Bu konu da ne yapılabilir diye düşünecek olursanız karşılacağınız, hangi konuda olursa olsun ve hangi kesimden gelirse gelsin yanlış bilgi yayılımını azaltmak üzere çaba sarfeden bir gazeteci var: Mehmet Atakan Foça ile dezenformasyonu, türlerini, nedenlerini be yanlış bilgi yayılımında ve doğrulamada sosyal medyanın payını konuştuk.

– Nereden aklınıza geldi dezenformasyonla uğraşmak, niye dert edindiniz bu konuyu, nasıl başladınız?

3 sene önce BBC Türkçe’de staj yapmıştım Londra’da, o yaz gazeteciliğin geleceği gibi konularda eğitimler aldıkça gazeteciliğin sadece haber yazmak veya muhabirlik yapmaktan ibaret olmadığını fark ettim. “Doğrulama El Kitabı”nı  Türkçeye çevirdik. Aslında bu süreç bu kitabı çevirmemizle başladı. Bu işi yaptıkça insanların bu işe ne kadar ihtiyacı olduğunu gördükçe motive oldum ve aslında bu işi yapmak bir sorumluluk haline geldi. Ayrıca son 1 yıl içerisinde o kadar kriz anı yaşandı ki ben yapmasam başka biri  yapar diye düşünmüştüm ama kimse yapmadığı için mecburen doğrulama işi benim için bir sorumluluk haline geldi. Ben kendimi geri plana çeksem bile, insanlar attıkları tweet’lerle, mesajlarla “şuna bakman lazım” deyip beni işin içine çekiyor.

– Dezenformasyonu nasıl tanımlamak lazım? Nedir dezenformasyon? Ne değildir?
Aslında dezenformasyon için tam oturmuş bir tanım yok. Ben dezenformasyon kelimesini kullanmayı da tercih etmiyorum. Çünkü bu bilinçli olarak yapılmış bir eylemi ifade ediyor. Bu işin büyük bir kısmı bilinçli olarak yapılan yanlış bilgi yayılımını içerse de bir o kadar büyük bir kısmı da insanların yanlış bilgiyi farkında olmadan yaygınlaştırmasını, duygusal tepkilerle hareket etmesini içeriyor. Kasıtsız olarak yapılan yanlış bilgi yayılması, insanların gündemdeki olaylara gösterdiği tepkiyi bir şekilde ifade etmek için buldukları ilk bilgi kırıntısına sarılmalarından kaynaklanıyor. Duygusal reaksiyonlarla bilinçli olarak yapılan yanlış bilgi yayılmasının ikisine de dezenformasyon denir mi bilmiyorum ancak ben ikisinin aynı şey olduğunu düşünmüyorum. Ancak sonuç olarak ikisinin de ortak noktası yanlış bilginin yayılması.

– Dezenformasyon çeşitlerini kümeleyecek olsanız nasıl kategorize ederdiniz?

Dezenformasyon çeşitlerini kümelemeyi çalışıyoruz ancak o kadar çok çeşit var ki belirli şablonların içerisine oturtmak çok zor. Mesela eski fotoğraf kullanımı dediğimiz bir olayda haberin kendisi de yanlış olabiliyor. Bu sefer hem eski haber kullanımı hem yanlış haber oluyor. Sadece eski bir fotoğraf kullanımında bile farklı farklı kümeler çıkabiliyor..

– Türkiye’de en yaygın olarak görülen dezenformasyon çeşitleri neler?
Yaygın olanları genelde doğru habere eski fotoğraf veya başka fotoğraf eklemek oluyor. Örneğin İstanbul’daki bir patlama için Brüksel’deki patlamanın fotoğrafları kullanılıyor veya Ankara’daki bir patlama haberi için Ankara’dan daha eski bir patlamanın görselleri kullanılıyor.

– Yanlış bilginin yayılması ülkelere göre değişiklik gösteriyor mu?

Ülkesine göre değişmiyor, her yerde yanlış bilgi çok rahat yayılıyor. Ama arada şöyle bir fark var: Yanlış bilginin en çok yayıldığı zaman kriz zamanları oluyor. Her kriz zamanında en az 1, en fazla 15-20 yanlış bilgi yayılıyor. Türkiye’de de kriz zamanları çok arka arkaya geldiği için Türkiye’de sanki yanlış bilgi yayılması daha yaygın gibi anlaşılıyor. Nicel olarak baktığımızda daha fazla olabilir ama niteliksel olarak bir fark yok.

Mesela yurtdışında video montaj çok fazla yayılıyor ve bu nedenle video doğrulamak yurtdışında daha yaygın ve daha önemli bir hale geliyor. Bizde sanırım o kadar yetişmiş videocu yok. Bu nedenle video montaj vakası da çok yok. En son bizde başarısız bir montajla F16’ya atlamaya çalışan adam videosu çıktı. Benim son 1 yıl içerisinde gördüğüm tek yanlış haber videosu oydu. Bizde yanlış bilginin yayılması daha çok fotomontaj üzerinden gidiyor.

Türkiye’de yanlış haber doğrulamanın başka zorlukları olabiliyor. Mesela delil kaybolabiliyor. Kişiler veya kurumlar görüşlerinin arkasında durmadığı zaman delili bulmak zaman zaman zorlaşabiliyor. Haber yayından kaldırılabiliyor veya tweet’ler silinebiliyor.

– Dezenformasyonla mücadele için bireylere veya kurumlara yönelik yaptırımlar var mı?

Hukuki olarak süreci bilmiyorum, aslında hukuki süreçle de ilgilenmiyorum. Okurun vicdanında bir yaptırımı olması benim için daha anlamlı. Ancak hukuki süreç şu durumlarda önemli hale gelebiliyor. Örneğin bir kişiyi veya kurumu sistematik olarak hedef gösteren bir durum varsa, orada mutlaka hukuki sürece gidilmesi gerekiyor. Takvim gazetesi “İşte Kalleş PKK” manşetiyle otobüste yolcu olan bir kızın üzerine fotomontajla canlı bomba yeleği giydirip kızın canlı bomba olduğunu iddia etmişti. Kız mağdurken daha da mağdur oldu. Sokağa çıkamaz oldu, işyerinde dalga geçer oldular. Mesela o kızın kişilik hakları zedelendiği için dava açması gerekir.

– Siz çalışmalarınızda ne tür geri dönüşler alıyorsunuz?

10 tweet’imden 7’sine geri dönüş alıyorum. Genelde tweet’leri kaldırıyorlar. Kaynaksız olarak gösterdikleri haberlerde genellikle kaynak ekliyorlar. Bir kere yanlış bilgiyi sosyal medyaya düşürdüğünüzde birçok kişi “Haberi kaldırın” diye destek veriyor ve bir şekilde yaptırım uygulanıyor.

-Dezenformasyon konusunda sosyal medya genellikle günah keçisi ilan ediliyor. Sizce bu böyle mi? Geleneksel medyaya göre daha mı çok dezenformasyona imkan veriyor?

Bence en büyük dezenformasyon yeri ana akım medya. Çünkü çok daha fazla insana ulaşıyor ve geri dönüşü yok. Bir gazetenin manşetini binlerce insan okuduğunda o gazetenin üzerinde sağ tıka basıp Google’da arat diyemiyor. Sosyal medyadaki herhangi bir haberi 5 dakika içerisinde yanlış deyip kaldırtabiliyoruz ancak ana akım medyada yer alan bir haberi anında kaldırmanın bir imkanı yok. Ana akım medyadaki iletişim tek taraflı olduğu ve etkileşim olmadığı için geri dönüşü de yok. Bunlar tamamen ana akımın sosyal medyayı aşağılamak için kullandığı söylemler.

Geleneksel medyada, kanallarda ve gazetelerde doğrulama imkanımız yok. Orada önümüze ne konulursa onu izliyor veya okuyoruz ve insanların akıllarında yanlış olarak o kalıyor. İnternette etkileşim olduğu için dezenformasyonun önüne geçebiliyoruz. Bu yüzden sosyal medya bize bir anlamda doğrulama imkanları sağlıyor.

– Siyasi kutuplaşma ile dezenformasyon arasında nasıl bir ilişki var?

Aslında buna Facebook’taki akraba silme operasyonu iyi bir örnek oluşturuyor. Şu anda Facebook çağında yaşıyoruz. Her kriz anında herkes bir akraba silme operasyonuna giriyor. Herkes kendini küçük bir fanusun içine kapıyor. Sosyal medyada kendimizi bir fanusa kapatıp burayı sadece duymak isteyeceğimiz şeyleri duyduğumuz bir yer haline getiriyoruz. Zindan gibi. Böyle olunca her fanusta farklı yanlış bilgiler dolaşıyor, kutuplaşma arttıkça bu fanuslar birbirinden ayrılıyor, birbirleri arasında bir geçiş olmuyor. Ben şimdi kendi fanusum içerisinde “bu yanlış, bu doğru” dediğimde bunun öteki fanusun içine gitmediğini biliyorum. Buradaki yanlış bilgi orada hala devam ediyor. Bu siyasi görüş fanusu olabilir, yaş grubu fanusu da olabilir. Mesela 45-60 yaş aralığının fanusu farklı. Daha genç grubun paylaştıklarını görmüyorlar, genç grup da onların paylaştıklarını görmüyor. Bu aynı zamanda Facebook’un getirdiği algoritmayla da ilgili. Biri dijital dünya biri politik gündem olsa da kutuplaşma arttıkça bu algoritmayla kutuplaşma birbirini besliyor.

– İnternet okuryazarlığımız arttıkça dezenformasyon konusunda da ilerleme kaydedilir mi? Yanlış bilgi yayılması dijitali anlama, dijitali doğrulama için kullanabilme alışkanlığı ile azaltılabilir gibi geliyor. Ancak herkesin dijital okuryazarlığı olsa da bu yanlış bilgi devam edecek çünkü hala bunu bilinçli olarak yaymaya çalışanlar veya kriz zamanında duygusal olarak hemen paylaşım yapanlar olacak.

– Teknolojinin yaygınlaşmasıyla bizi ne tür yeni dezenformasyon teknikleri bekliyor?

Aslında bu Türkiye’nin önümüzdeki zamanlarda yaşayacağı şeylere bağlı. Kutuplaşma azalırsa bu tarz farklı türlere yayılmalar azalır gibi geliyor. Biraz da teknolojiye bağlı. Hayatımıza sanal gerçeklik girecek. Bundan 10 yıl sonra teknolojik anlamda nasıl bir dünyada yaşayacağımızı bilemiyoruz. Haberi nereden alacağımızı, haberi nasıl okuyacağımızı kestiremiyoruz. Tabi teknolojinin gelişmesiyle hayatımıza farklı yöntemler girecektir ancak fenomen olarak bu yanlış bilgi yayılması devam edecek.

– 3 tane ilginç yanlış bilgi yayılma örneği verebilir misiniz?

“Dünyanın Merkezi Çorum”

“Aynı pokemonu yakalamaya çalışan iki kişi birbirini vurdu.”

“F16’ya atlayan adam”