Ulusal Marşı Olmayan 10 Atlet: Mülteci Takımı

09 Ağustos 2016
Olimpiyat Oyunları Rio 2016’nın şüphesiz en çok konuşulan konusu Olimpik Mülteci Takımı. Takım olarak Olimpiyat tarihinde bir ilk olmalarının yanı sıra birey olarak da farklı hikayelere sahipler. Peki bu 10 kişilik takımı oluşturanlar kimler? Brezilya’nın Rio de Janiero kentinde geçtiğimiz Cuma günü başlayan Olimpiyat Oyunları öncesi, Olimpik Mülteci takımından Yusra Mardini ve diğer dokuz mülteci […]

Olimpiyat Oyunları Rio 2016’nın şüphesiz en çok konuşulan konusu Olimpik Mülteci Takımı. Takım olarak Olimpiyat tarihinde bir ilk olmalarının yanı sıra birey olarak da farklı hikayelere sahipler. Peki bu 10 kişilik takımı oluşturanlar kimler?

Brezilya’nın Rio de Janiero kentinde geçtiğimiz Cuma günü başlayan Olimpiyat Oyunları öncesi, Olimpik Mülteci takımından Yusra Mardini ve diğer dokuz mülteci Papa Francis’ten bir mektup aldı. Mektupta Papa, Mülteci Takımı’na şu sözlerle başarı dileklerini iletti;

“Rio’da gerçekleşen Olimpiyatlar için sizlere sevgilerimi ve başarı dileklerimi iletiyorum. Cesaretiniz ve gücünüz Olimpiyat Oyunları’nda anlam bulacak ve katılımınız barış ve dayanışma için güçlü bir mesaj verecek. Sizin tecrübeniz bir tanıklık işlevi görecek ve hepimizin faydasına olacak. Sizler için dua ediyor olacağım ve sizden de benim için aynısını yapmanızı temenni ederim.”

Papa’nın mektubunun detaylarının ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra 18 yaşındaki yüzücü Yusra Mardini Olimpiyat Oyunları’nda kadınlar 100 metre kelebek dalında yarışmak üzere olimpik havuza atladı ve serisinde birinci oldu.

yusra-mardini

Mardini, 2012 yılında henüz 14 yaşındayken kısa kulvar yüzme şampiyonasında Suriye için yarışmıştı. Fakat hala devam eden çatışmalardan dolayı Suriye’deki evini kaybetti ve kız kardeşi ile birlikte geçen sene Ağustos ayında ülkeden kaçmaya karar verdiler.

Lübnan’dan Türkiye’ye ulaştılar ve Türkiye’den bir botla Yunanistan’a geçtiler. Fakat yolculuk sırasında botları yavaş yavaş suya batmaya başladı. Mardini suya atlamak zorunda kaldı ve bütün yüzme ve hayatta kalma becerilerini ortaya koyarak bindikleri botu ve içindeki herkesi Yunanistan kıyısına güvenli bir şekilde ulaşana kadar yüzerek çekti.

Bu senenin başlarında yaşadığı kabusu Mardini şu sözleriyle özetliyor; “Bir yüzücü olarak eğer suda boğulsaydım benim için bu gerçek bir utanç kaynağı olurdu.”

Her şeyi geride bırakmak

Geçtiğimiz ay Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) başkanı Thomas Bach Mülteci Takımı’nın seçilen atletlerini açıklarken şu sözleri kullanmıştı; “Bu mültecilerin ne evi var, ne takımı, ne bayrağı ne de ulusal marşı”.

IOC Mart ayında bir plan yaptı ve onlarca mültecinin antrenman yapması ve olimpiyat seçmelerine katılabilmesi için 2 milyon dolarlık bir fon yarattı; “Olimpiyat Köyü’nde, diğer tüm atletler için yaptığımız gibi onlara da bir yuva teklif edeceğiz.”

Seçmelerin ardından Mülteci Takımı oluştu; şuan takımda 3 farklı spor dalında yarışan 10 atlet var. Bu 10 atletin yarısı Güney Sudan’dan, ikisi Suriye’den göç etmiş, ikisi Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ni terk etmiş bir tanesi de aslen Etiyopyalı.

team-refugee

Kakuma’dan Rio’ya

10 atletten beşi, Kenya’nın Kakuma kentinde bulunan mülteci kampından büyüdü. Tegla Loroupe Kenya’nın önde gelen maraton koşucusuydu. Şimdi 43 yaşında olan Loroupe, artık kendi adına kurmuş olduğu vakıf için koşuyor. Olimpiyat Oyunları’ndan önce gönüllü olarak mülteci takımını çalıştıran Loroupe, artık Mülteci Takımı’nın antrenörü.

Geçtiğimiz yıl, Loroupe’nin vakfı Kakuma’da bulunan mülteci kampını ziyaret etti ve kamp sakinleri arasında seçmeler düzenledi. Kamp, Kenya’nın kuzeybatı köşesinde, Uganda ve Güney Sudan ile sınır komşusu. Kamp 180 bin insanı ağırlıyor, bu rakam yaklaşık olarak İngiltere’nin Swindon kenti ya da Amerika’nın Utah eyaletinin Salt Lake City kenti büyüklüğünde.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyesi Pere Milo, Ocak ayında Kakuma’ya yaptıkları seyahatten dönerken sporun, böyle sert ve haşin bir ortamda mültecilerin tabiri caizse yola devam etmelerini ve ilerlemelerini sağlayan birkaç şeyden biri olduğunu söyledi. Milo’nun bu sözlerine örnek vermek istersek, Kakuma’nın 100’den fazla futbol takımı ve onlarca basketbol takımı olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi ise bu rakamlara 5 olimpiyat sporcusu da eklenmiş oldu.

Tegla Loroupe’nin vakfı seçmeler için kampa geldiğinde Yiech Pur Biel, kamptaki 10. yılını doldurmuştu. Güney Sudanlı 21 yaşındaki Biel, kampta hiç ayakkabısı olmamasına rağmen Loroupe’nin antrenman merkezine seçilecek kadar iyi bir koşucuydu. Şimdi ise Rio’da mülteci takımı adına 800 metre koşusunda yarışacak.

Mülteci Takımı adına yarışacak bir diğer isim James Chiengjek. Chiengjek milyonlarca cana mal olan ve on yıllardır süren iç savaşta çocuk asker olmak istemediği için Güney Sudan’dan kaçtı ve 2002 yılında Kakuma’ya geldi.

Şimdilerde 20’li yaşlarının sonlarında olan Chiengiek 2013 yılından beri Loroupe’nin sporcusu. Rio’da 400 metre klasmanında yarışacak. Kakuma’daki annesinin yanına gitmek için 2004 yılında Güney Sudan’ı terk eden Paulo Lokoro ise 1500 metrede yarışıyor olacak.

Loroupe’nin vakfı Rio Olimpiyatlarına iki Sudanlı kadın mülteci de götürüyor. 21 yaşındaki Anjelina Nadai Lohalith onlardan biri; 6 yaşında Kakuma’ya gelen Lohalith koşmaya mülteci kampının okulunda başladı.

Bu senenin başlarında Rio 2016 organizatörleri ile yapılan görüşmede Lohalith Olimpiyatlara katılmak üzere antrenmanlara seçilmiş olması sürprizini şu sözlerle açıklamıştı; “Seçmeler olduğu zaman iş sadece deneme amaçlı gibiydi. Ama daha sonra bir anda dediler ki, ‘Olimpiyatlar için antrenmanlara katılmaya hak kazandın,’”.

1500 metre yarışlarında boy gösterecek olan Lohalith’e ise takımın diğer Sudanlı kadın mülteci atleti olan Rose Lokonyen eşlik edecek. 23 yaşındaki Lokonyen 2002 yılından beri Kakuma sakinlerinden ve 2008 yılında ailesinin Güney Sudan’a geri dönmüş olmasına rağmen o Kakuma’da kaldı ve 2015 yılında Loroupe’nin takımına seçildi. Lokonyen Rio’da 800 metre yarışlarında mücadele verecek.

Gariptir ki, mültecilerin yıllardır ‘yeni evleri’ olarak adlandırdıkları bu yer haritadan silinebilme ihtimali ile karşı karşıya. Henüz kesin bir tarih ve sakinlerine ne olacağı konusunda bir bilgi verilmemiş olmasına rağmen Kenya, güvenlik endişelerinden dolayı yakın zamanda Kakuma’yı kapatacağını açıkladı.

“Boğulsaydım bu çok utanç verici olurdu”

Mardini gibi Rami Anis de başarılı bir yüzücü.

25 yaşındaki Anis Londra 2012 Olimpiyatları’nda Suriye için erkekler 100 metre kelebek klasmanında yarışacak sporculardan biriydi. Fakat 2011 yılında yaşadığı Aleppo kentinin bombalanması ve orduya çağrılması ihtimaline karşı Türkiye’deki abisinin yanına gitmeye karar verdi.

Ülkeden kaçmasının ardından Anis, artık bir mülteci olduğu için takım arkadaşları ile birlikte mücadele vermekten men edildi. Kaçakçıların da yardımıyla dehşet veren bir sandal yolculuğu ile Yunanistan’a ulaştı, oradan da geçtiğimiz yıl Aralık ayında beklediği iltica hakkının verildiği Belçika’ya geçti.

Anis Rio 2016 Olimpiyatları’ndan önce basına yaptığı bir açıklamada şu sözleri kaydetti; “Bu her sporcunun hayalidir. Çocukluğumda Olimpiyatlara katılmayı hayal ederdim. Ama hayalım Olimpiyatlara kendi ülkemin bayrağı altında katılmaktı. Her ne kadar Mülteci Takımı adına yarışacak olsam da bugün Olimpiyatlara katılıyor olmaktan dolayı çok gururluyum. Elbette ki vatanım olan Suriye’yi düşünüyorum ve umarım Tokyo 2020’de hiç mülteci kalmamış olur. Hiçbir şey vatanım kadar kalbime yakın ve benim için değerli değil.”

Anis, eksi Belçikalı yıldız Carine Verbauwen’in eğitimi ile Royal Ghent Swimming Club’da antrenman yapıyor. Anis’in Mülteci Takımı’nda seçildiğini öğrenen Verbauwen, eğer Suriye’de savaş olmasaydı ve Anis Suriye’de kalmış olsaydı yine Olimpiyat Oyunları’nda katılacağını ve bunu gerçekten hak ettiğini söylüyor.

‘İmkansız’

36 yaşındaki Yonas Kinde açık ara farkla Olimpik Mülteci Takımı’nın en yaşlı sporcusu. Politik ve ekonomik zorlukların ülkesinde bir atlet olarak devam etmesini ‘imkansız’ hale getirene kadar Etiyopya’da yaşadı.

2012 yılında Etiyopya’yı terk eden Kinde, bir yandan taksi şoförlüğü yaparak hayatını kazandığı bir yandan da uzun mesafe koşucusu olarak antrenman yapmaya devam ettiği Lüksemburg’a ulaştı. Şimdi Rio’da erkekler maratonunun başlangıç çizgisinde yer alacak.

Brezilya’da kurtuluş

Mülteci Takımı’nın geriye kalan iki sporcusunun ise ilk Olimpiyat tecrübeleri için çok fazla uzağa gitmelerine gerek kalmadı. Yolanda Mabika ve Popole Misenga kaçmaya karar verdiklerinde, Rio’da gerçekleşen 2013 Judo Dünya Şampiyonası’nın Kongolu judo takımında yer alıyorlardı.

24 yaşındaki Misenga, henüz 6 yaşındayken annesinin öldürülmesini izlemiş ve memleketi olan Kisangani’deki çatışmalardan kaçmak için yağmur ormanlarına kaçtı. Bir hafta sonra kurtarılan Misenga başkent Kinshasa’da bir evde judo öğrenmeye başladı ve yolları tıpkı kendisi gibi aynı şehre gönderilen 28 yaşındaki Mabika ile burada kesişti.

Fakat DR Kongo judo takımındaki yaşam, evde yaşanacak olan güçlüklere çok az zaman tanıdı. Her iki atlet de kazanamadıkları zaman koçları tarafından saldırıya uğradıklarını ve kafes benzeri bir yerde kapalı tutulduklarını söylüyor. Hatta bazı zamanlar yemek bile verilmemiş olmasını…

2013 dünya şampiyonasının bitiminden hemen sonra Mabika ve Misenga Rio’nun kuzeyinde yer alan bir mahalleye kaçtı ve siyasi sığınma hakkı arayışına girdi. O zamandan beri Rio’da bulunan ikili Olimpiyat Oyunları başladığında benimsedikleri yeni evlerinin sakinleri tarafından desteklendi.

İkilinin yeni antrenörü olan Geraldo Bernardes The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada “Daha önce bu ikiliye yapılan davranışlar gerçekten insanlık dışı. Burada herkes onları destekliyor” açıklamasını yapmıştı.

Misenga şimdilerde bir Brezilyalı ile evli ve 1 yaşında bir oğlu var. Rio 2016’da erkekler 90 kg klasmanında yarışacak. Mabika ise kadınlar 70 kg kategorisinde mücadele verecek.

Misenga Olimpiyat Oyunları’na hazırlanırken organizatörlere yaptığı açıklamada şu sözleri söylemişti; “Oyunlar’da madalya kazanmak ve dünyadaki bütün mültecilere ilham vermek istiyorum,”.

Mülteci Takımı’nın ötesi

Resmi Olimpik Mülteci Takımı Rio’da mültecilerin mücadele ettiği tek takım değil. Örneğin, İran doğumlu tekvando dövüşçüsü Raheleh Asemani mülteci takımı seçmelerinde kısa listeye girmişti fakat hemen ardından artık yeni ülkesi olan Belçika tarafından vatandaşlık verildi, Rio Olimpiyatları’nda Belçika için yarışmaya hak kazandı.

Bir diğer örnek ise Birleşik Krallık için erkekler maratonunda yarışacak olan Tsegai Tewelde. Afrika ülkesi olan Eritre’de büyüyen 26 yaşındaki Tewelde, 8 yıl önce İngiltere’de iltica isteminde bulundu. Tewelde 8 yaşındayken bir kara mayınının patlaması sonucu yaralanmıştı, aynı patlamada bir arkadaşını da kaybetmişti. Yaşadığı olaydan geriye kalan ise alnında hala taşımakta olduğu yara izi oldu.

Bir mülteci takımının oluşturulması fikri ilk değil, fakat IOC’nin bu fikri kabul etmiş olması Rio 2016’nın ilkleri arasında yerini aldı.

1950’li yılların başlarında Macaristan’da kurulan ve gizlice Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen bir grup olan Özgür Batı Avrupalı Sporcular Sendikası (Union of Free Eastern European Sportsmen), Olimpiyatlar için İç Savaş’ın şiddetlenmesinin ardından sürgün edilmiş Batı Avrupa’lı atletlerden oluşan bir takım kurmaya çalışmıştı.

IOC bu teklifi reddetmişti. Başvurunun reddedildiğini duyan Macar yetkilisi Antony Szapary, New York Times’a yazdığı mektupta “’Özgürlüğü seçtikleri için’ dünyanın en büyük spor organizasyonundan men edildiler,” demişti.

Rio’da ise bu artık konu bile olmayacak.

 

Kaynak: CNN
Etiketler

Şule Serter

Üyelik Tarihi: 18 Şubat 2016
30 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör