Oyun çocukların zorluklarla baş etme yöntemi

Oyun hakkı, çocukların hem yakın vadedeki mutlulukları ve zorluklarla baş etme kabiliyetleri, hem de uzun vadeli beklentileri için hayati öneme sahip. Bir çocuğun oyun fırsatlarının elinden alınması, fiziksel ve zihinsel sağlığı ve gelişimi üzerinde büyük olumsuz etkiler yaratabilir. Bu durumda, çocukların günlük oyunlarıyla aralarına tehlikeli, hatta hayatlarını tehdit eden engeller girerse ne olur? Krizler çocukların […]

Oyun hakkı, çocukların hem yakın vadedeki mutlulukları ve zorluklarla baş etme kabiliyetleri, hem de uzun vadeli beklentileri için hayati öneme sahip. Bir çocuğun oyun fırsatlarının elinden alınması, fiziksel ve zihinsel sağlığı ve gelişimi üzerinde büyük olumsuz etkiler yaratabilir. Bu durumda, çocukların günlük oyunlarıyla aralarına tehlikeli, hatta hayatlarını tehdit eden engeller girerse ne olur? Krizler çocukların gündelik hayatlarını karmaşaya sürüklerken yetişkinler bu konuda ne yapabilir? Uluslararası Oyun Derneği Başkanı Theresa Casey kriz ve afet sonrası dönemlerde çocuk oyun hakkını anlatıyor.

Amacı çocukların oyun hakkını temel insan haklarından biri olarak tanınması, korunması ve yaygınlaştırılmasını sağlamak olan Uluslararası Oyun Derneği (International Play Association: Promoting the Child’s Right to Play’in – IPA) için bu sorular çok ciddi sorular. Çatışma ortamlarında, doğal ve beşeri afetlerde çocukların oyun hakkı meselesi genellikle göz ardı ediliyor; halbuki çocukların oyuna en çok ihtiyacı olduğu durumlar bu zamanlar. Dünya kasvetli ve korkunç bir yer olarak göründüğünde, oyun, gelişimsel bir gereklilik ve hayat kalitesini yükselten bir deneyim olarak, çocukların sağlığını koruyucu etkiye sahip. Çoğumuz için, oynayan çocuklar bir umut simgesidir.

theresa casey

2014’te, IPA, Aktif Yaşam Derneği ile birlikte İstanbul’daki IPA Dünya Konferansı dahilinde bir Özel Çalıştay düzenledik. ‘Kriz ve Afet Sonrası Dönemlerde Oyuna Erişim’ başlıklı bu çalıştay çatışma ortamlarında ve doğal/beşeri afetlerde çocuklar için oyun alanı tasarımını, ilkelerini ve zorluklarını değerlendirdi. Grup, dokuz ülkeden şehir ve bölge planlama, insan hakları, oyun alanı, çocuk işçiler, tiyatro, ve en önemlisi oyun üzerine çalışan 24 delegeden oluşuyordu.

Çalıştay sonucu ortaya çıkan en ilginç bulgulardan biri, kriz durumlarında oyun konusunda çok az bilgimiz olmasıydı. Delegeler bu durumu büyük endişe ile bildirdiler – kaynak alınabilecek kılavuzlar ve proje dokümantasyonları çok sınırlı. Çocuklar ısrarla oyun ihtiyaçlarından bahsetseler de, aktörlerin (sivil toplum kuruluşları, devlet örgütleri, BM birimleri vs.) bu ihtiyaca cevap verdiklerine dair kanıt bulmak zor. En önemlisi, neyin işe yaradığıyla ilgili net bilgimiz yok.

Bu bulguların bir sonucu olarak IPA, Kriz Sırasında Oyuna Erişim konusunda Türkiye’den partnerler de içeren iki yeni uluslararası projeye başladı. Paralel olarak yürüyen bu projelerden biri Eylül 2015 ve Eylül 2017 arasında Lübnan, Türkiye ve beş Asya ülkesinde devam edecek olan uluslararası bir araştırma projesi.
‘Oyun: haklar ve pratik’ isimli diğer proje ise bir eğitim ve geliştirme projesi: kriz durumlarındaki çocuklara oyun fırsatları sağlamak için program yöneticileri ve ekipleri eğitecek ve kaynak sağlayacak. Haziran 2016’da İstanbul’da uzmanların katılacağı bir toplantı düzenlenecek.

BM Çocuk Hakları Komitesi 2013 Genel Yorumunda zorlu şartlarda çocukların oyun ihtiyaçlarına dikkat çekiyor:

“Çocukların kayıp, göç, travma deneyimlerinden sonra bir normallik hissine kavuşmalarında oyun, dinlenme ve kültürel aktivite fırsatlarının iyileştirici ve rehabilite edici rolü vardır.”

Oyun sayesinde çocuklar birçok duyguyu deneyimler – neşe, özgüven, korku, öfke, doyum, can sıkılması, hayranlık, mutluluk, yas, reddedilme, kabul edilme, hüzün, gurur, hayal kırıklığı – ve bunları yönetmeyi öğrenir. Oynamak hayalgücü ve yaratıcılığı geliştirir, bir taraftan da çocukların hayatın zor ve yorucu taraflarıyla ‘baş etmelerini’ ve onları anlamlandırmalarını sağlayabilir. Oyun sayesinde çocuklar ait olma ve dahil olma duygularını güçlendiren ritüellere katılırlar; büyük çocuklar da küçük çocukları eğitiyor olma duygusundan faydalanabilirler. Kaliteli oyun ortamları sadece fiziksel değil aynı zamanda sosyal mekânlardır: çocuklar burada mekânı, ilişkilerini ve kaynaklarını paylaşmayı/yönetmeyi öğrenirler.

Çocuklara göre oyun hayatlarının en önemli parçalarından biridir – oyuna ayrılan zamana, oynama özgürlüğüne ve kaliteli oyun alanlarına değer verirler. Eğer çocukların güvenli oyun periyotlarına sahip olmalarını sağlayabilirsek, bu deneyimler hayatlarının geri kalanında da faydasını görecekleri birer kaynak olacaktır.

Theresa Casey, Uluslararası Oyun Derneği Başkanı ve Avrupa’da çeşitli kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerine oyun danışmanlığı yapıyor.