Neden Cemevi?

AİHM’in Alevileri cemevi konusunda haklı bulmasının ardından cemevleri tekrar gündemde. Artık bu konuda geri dönüş zor, ama cemevleri üzerine tartışmalar esas şimdi başlayacak ve derinleşecek gibi görünüyor Davaların ve mahkemelerin Alevilerin kimlik mücadelesinde önemli bir yeri var. Aleviler, henüz 2000’li yılların başında Alevi adında ve Alevilikle ilgili dernek kurma hakkını aldılar ve nihayet AİHM’in cemevlerinin […]

AİHM’in Alevileri cemevi konusunda haklı bulmasının ardından cemevleri tekrar gündemde. Artık bu konuda geri dönüş zor, ama cemevleri üzerine tartışmalar esas şimdi başlayacak ve derinleşecek gibi görünüyor

Davaların ve mahkemelerin Alevilerin kimlik mücadelesinde önemli bir yeri var. Aleviler, henüz 2000’li yılların başında Alevi adında ve Alevilikle ilgili dernek kurma hakkını aldılar ve nihayet AİHM’in cemevlerinin statüsüyle ilgili kararında Alevileri haklı bulmasıyla yeni bir döneme girdiler. Kuşkusuz bu dönem Aleviler için, Alevi kanaat önderlerinin de vurguladığı üzere kendiliğinden işlemeyecek ve yine meşakkatli olacak, ama önemli bir mevzi edinildiği de bir gerçek. Tabii cemevleri üzerine tartışmaları da giderek derinleştirecekler. Cemevlerinin ibadethane statüsünü elde etmeleri, Aleviler için tanınma sürecinde sembolik bir değere sahip. Bu konuya tekrar döneceğim. Önce cemevleri üzerine mevcut durum ve geçmişle ilgili bilgileri hatırlayalım.

Kaç cemevi var? İlki hangisi? Statüsü yoksa nasıl varlar?

Cemevleri kentli Alevilerin sorunu ya da Alevilerin kentlileşmesi sonucu oluşmuş bir sorun. Aleviler önce hemşehri, sonra kültür dernekleri bünyesinde bu ihtiyacı karşıladılar. Giderek de derneklerden bağımsızlaşan cemevleri inşa etmeye başladılar.

Türkiye’de kaç cemevi var tam bilinmiyor, sağlıklı bir veri yok. Eldeki tek veri biraz eski, Hüseyin Aygün’ün talebiyle İçişleri Bakanlığı tarafından 2013 yılında yapılan açıklama. Bu referansa göre 2013 yılında yapımı devam etmekte olanlar hariç 937 cemevi bulunuyor. 50 ilde cemevi var ama en yoğun olanlar sırasıyla Tokat, Çorum, Sivas, İstanbul ve K.Maraş. Bu dört ildeki cemevi sayısı 400 civarında. Tahminimce bu sayılar son üç yılda çok daha artmıştır, zira artık Alevilere yakın bir yerde cemevi olması yetmiyor, yaşadıkları mahallede cemevi olmasına ihtiyaç duyuyorlar. Cemevleri üzerine bir makalesinde Cemal Salman cemevi kuruluşlarını daha da eskiye götürüyor[i]. Salman’a göre 1990’a kadar cemevi sayısı 106 iken, 2000’de 169’a çıkıyor. 2012’de ise yukarıdaki sayıya (937) ulaşıyor. 90’lı yıllarda cemevi sayısının 106 olmasına şaşırdığımı itiraf edeyim. Zira o yıllarda isminde Alevi geçen bir dernek kurulmasına dahi izin yoktu. Muhtemelen bahsi geçen cemevleri hemşehri dernekleri bünyesinde idiler. Bugün hala birçok Alevi köyünün STK’sı olan hemşehri derneği, aynı zamanda bir cemevi gibi faaliyet gösteriyor. En çok tanınan Cem Vakfı da bu yasaklı dönemde, 1995’de kuruldu. Çoğu kişi vakfın uzun adını bilmez: “Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı.” Necdet Saraç’ın verdiği bilgilere göre ilk kurulan Alevi dernekleri de hemşehri dernekleri[ii]. 1955’de “Ocakköyü Kalkınma Derneği” Ankara’da, 1957’de “Divriği Kültür Derneği” İstanbul’da kuruldu. Alevilikle ilişkisi daha organik olan Hacı Bektaş Veli Turizm ve Tanıtma Derneği ise 1967’de kuruldu, fakat tüzüğünde “Alevilik”e yer ver(e)medi. Derneğin amacı tüzüğe göre Hacı Bektaş kasabasını tanıtımdan ibaret.

2000’li yıllara kadar kurulan tüm Alevi dernekleri bir yöreyi, kutsal bir tarihsel figürü ya da bir ozanı ismine ve tüzüğüne yerleştirerek var olabildi. Alevilerin örgütlük düzeyinin de yükselişiyle ilk Alevi ismi kullanma teşebbüsleri 2000’li yılların başında oldu. 2001 yılında kurulan, hem isminde hem tüzüğünde Aleviliğe ilk kez yer veren Alevi-Bektaşi Kuruluşları Birliği Kültür Derneği hakkındaki kapatılma davasında hakim Yılmaz İğrek, savcının, Alevi adıyla kurulacak bir derneğin, başka örfi ve dini derneklerin de kurulmasına yol açacağı görüşüne katılarak “Aslında Alevilere sempatim var, ama yasaları uyguluyorum” diyerek derneğin kapatılmasına hükmetti (2002).[iii] Buna karşın Yargıtay, Alevi-Bektaşi Kültür Derneği’nin kapatılması istemini, AB’ye uyum için Dernekler Yasası’nda yapılan değişikliğe dayanarak reddetti ve hem Alevi STK’larının hem de “dernek” statüsünde de olsa cemevlerinin resmileşmesinin önü açıldı[iv] (2003).

Muharrem Oruc¦ğ - SLIDER RESIM

1990’lı yıllardan itibaren önce dernekleşen Aleviler, 2000’li yıllarda derneklerinin bünyesinde cemevlerini de inşa ettiler. Cemevleri, Aleviler için kente uyum sürecinde hem cem ibadetinin kentlerde icrası, hem de kelime anlamının da ima ettiği üzere bir toplanma sosyalleşme mekanları olageldi. Kente göçlerinde başvurdukları gecekondu yöntemi, resmiyeti olmayan cemevleri için de geçerli oldu. İlk yarı resmi cemevi, benim bulabildiğim kadarıyla Kartal Cemevi olmuş. Kartal Cemevi Vakfı 1993 yılında ilk önce  Kartal Cemevi Kültür  Eğitim Ve Sosyal Yardımlaşma Derneği ismiyle dernek olarak  kurulmuş. Dönemin Kartal Belediye Başkanı Mehmet Ali Büklü’den şu anda cemevinin üzerinde bulunduğu arsanın tahsisi istenmiş. Büklü, her ne kadar bu arsayı resmi olarak tahsis edemediyse de buraya bir cemevinin kurulmasına da gayri resmi olarak “evet” demiş.[v] 2014’de ise ilk kez bir cemevi bir belediye imar planında ibadethane olarak yer almış (Tunceli’de)[vi]. Velhasıl resmi statüsünü almamış olsa da cemevleri çok uzun zamandır varlar. Fakat görünürlüklerinin artışı ve ibadethane statüsü taleplerinin daha yüksek çıkmaya başlaması son 10-15 yılı kapsıyor.

Alevilerin cemevleri tartışmalarında savunma refleksleri

İki savunma refleksinde sorun var: İlki, Aleviler tanınma mücadelelerinde genellikle azınlık olarak görülmeyi reddediyorlar. Buna tepkileri nüfus oranında meşruiyeti aramak oluyor. İkincisi cemevinin ibadetle ilişkisi sorgulandığında, cemevleri “cem”e indirgeniyor. Oysa cemevleri “cem”den çok daha fazla nitelikleriyle ibadethane özelliği sergiliyor.

Cemevi tartışmalarıyla ilgili peşinen kendi saha gözlemlerimden söyleyeyim; Aleviler için cemevleri hem sembolik değerde hem de pratik açıdan elzem bir ihtiyaç. Yalnız Alevi kanaat önderlerinin meşruiyet arayışlarında başvurdukları iki savunma refleksini gözden geçirmekte fayda görüyorum. İlki Alevilerin bu toplumun asli ve kalabalık bir unsuru olduğu, yani nüfusça kalabalık oldukları ve bu kalabalığın ibadet yeri taleplerinin karşılanması gerektiği şeklindeki savunma hali. Alevilerin anlam dünyasında azınlık olmak ile dışlanmak arasında bir ilişki var.  Bu yüzden sıkça azınlık olmadıklarını savunarak bir meşruiyet arayışına girdikleri oluyor. Birçok kanaat önderi düşüncelerini öne sürerken 20-25 milyon Alevi olduğunu belirterek konuya giriş yapıyor. Ne var ki Alevilerin kaç kişi olduğundan bağımsız olarak, nüfusa ve yoğunluğa gönderme yapan meşrulaştırmalar, Alevilerin nasıl tanımlanacağı, kime Alevi denileceği sorusunu da beraberinde getiriyor ve tartışmayı bu alanda bloke ediyor. Hatta konu cemevi olunca, kaç kişinin inançlı Alevi olduğu ve/veya cemevine gidip geldiği de konuyu dağıtan bir diğer soru haline geliyor. Oysa nüfus yoğunluğundan bağımsız olarak konuyu tartışmak, bir ihtiyaç olarak konuyu ele almak daha akılcı görünüyor. Zaten cemevi sayıları ve artış hızı “yoğunluk” etkisini kendiliğinden getiriyor.

Tartışmayı gölgeleyen ikinci konu, cemevlerinin temel ibadete, ceme indirgenerek ele alınması oluyor. Temel ibadete indirgenen bir tartışma, hem Alevileri kendi içinde, hem de Sünnilerle arasında konuyu ele alırken, meseleyi Alevilik inancı (İslam’ın neresinde) ve cem ibadetinin dini olarak meşruiyeti tartışmalarına hapsediyor. Evet doğru, talep cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi. Fakat hala ibadethane yalnız temel ibadetlerin yapıldığı bir yer olarak görülmemeli. Örneğin camiler aynı zamanda çocuklara dini eğitimlerin verildiği, dini sohbet toplantılarının ve sosyalleşmelerinin olduğu yerler olabiliyor. Birçok cami, yapma yaşatma amaçlı bir dernek eşliğinde varoluyor. Aynı şey cemevleri için de geçerli.  Cemevleri bir dernek çatısı altında inşa olmak zorunda da kaldığından, faaliyetleri salt temel ibadetin sağlanmasıyla sınırlı kalmadı. İnanç eksenli eğitim ve etkinlikleri, hatta inanç referanslı kültürel etkinlikleri de kapsadı. Camiler gibi (genellikle yaşlıların) buluştuğu, sosyalleştiği, inanç önderlerine danıştıkları yerler olageldi. Yine camiyle benzer biçimde cenazelerin kaldırıldığı, taziyelerin alındığı bir yer olarak da önemli bir işlev görüyorlar.

Cemevi bir ibadethane midir, kültürevi midir, nedir ne değildir tartışması bir yana sayılarının bu kadar hızlı artmış olması, önemli bir ihtiyaca yanıt verdiğine işaret ediyor. Peki nedir bu ihtiyaç?

Cemevlerine ilgi neden artıyor?

Cemevleri, Aleviler arasında, temel ibadetin (cemin) icra edilmesinden daha kapsamlı ihtiyaçları karşıladığı için ve Alevilerin tanınma arayışlarının somut, sembolik ifadesi olduğu için ilgi görüyor.

Günümüzde -ve tüm kentlileşme sürecinde- Alevi kimliğini mağduriyet ve kaygı hisleri belirliyor. Alevilerin devletle gerilimini de besleyen hisler bunlar. Bu hisleri besleyen/oluşturan 3 başlık var: yaşam hakkı, asimilasyon tehdidi ve tanınma.

Geçmişteki katliamlar, güncel bombalı saldırılarda, eylemlerde, ev baskınlarında ölen, öldürülen ve masum özellikleriyle öne çıkan Alevilerin yoğunluğu ve İŞID’in artan varlığı, Alevilerin yaşam haklarını tehdit altında olduğuna dair hislerini besliyor ve diri tutuyor. Aleviler için asimilasyon tehdidine işaret eden iki başlık var: Diyanet İşleri ve din dersleri. Son olarak tanınmanın sembolik adresi ise cemevleri. İlk iki başlığı kenara koyacak olursak, cemevleri, genellikle ne olduğuyla değil de ne olmadığıyla kendini tanımlama eğiliminde olan Aleviler için Alevi kimliğinin pozitif olarak tanımlama imkanı sağladığından hayati önem taşıyor. Bu cemevlerinin sembolik değeri. Pratik değerinde ise sanıldığının aksine cem ibadetinin yerine getirilmesi ilk sırada değil. Şüphesiz bu da önemli. Cemevleri, özellikle en genç kuşakların ve inançlı yaşlı kuşakların Alevilik inancını tanıması ve icra etmesi için önemli bir zemin. Fakat cemevlerini bu denli yaygınlaştıran temel pratik unsur bu da değil. Cemevlerinin Alevi cenazelerinin kaldırılmasında ve taziyelerin gerçekleştirilmesinde oynadığı rolün öne çıkması, Aleviler üzerine benim dahil olduğum birçok araştırmanın ortak sonucu oldu. Sırf bu yüzden dahi Alevilerin artık vazgeçemeyecekleri ve mevcudiyetlerini ontolojik olarak bağladıkları mekanlar haline gelmiş durumda cemevleri.

Öyle ki erişilebilir mesafede cemevi olduğu halde, daha kolay erişim ve sosyalliğin getirisiyle kendi mahallesine de cemevi inşa etme eğilimi kuvvetlenmiş durumda. Cemevlerine gidip gelenlerin hepsi genellikle haftada bir gerçekleştirilen ceme katılmıyor. Hatta belki katılanlar azınlıkta. Fakat cemevleri, başka inançsal etkinliklere, dede ve diğer inanç ve kanaat önderleriyle sohbetlere ve inançla dolayımı olan kültürel etkinliklere katılmak, kendi aralarında sosyalleşmek ve cenaze ve taziye hizmetlerini sağlamak için Alevi sakinlerinin önemli bir gereksinimi haline gelmiş durumda.

Velhasıl, tabii ki cemevleri ibadethane olarak görülmeli. Fakat temel ibadetin (cemin) icra edilmesinden daha kapsamlı ihtiyaçları karşıladığı ve Alevilerin tanınma arayışlarının somut, sembolik ifadesi olduğu için.

[i] Cemal Salman, 2015, Space As An Identitiy Struggle and Interventions Symbol At Urban Areas: Djemevis in Turkey. Humanities and Social Science Review.
[ii] http://blog.milliyet.com.tr/alevileri-kim-temsil-ediyor-/Blog/?BlogNo=448334
[iii] http://arsiv.ntv.com.tr/news/135761.asp
[iv] http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=76229
[v] http://www.avf.org.tr/alevi-kurumlar.asp?id=331
[vi] https://www.cihan.com.tr/tr/turkiyede-ilk-kez-bir-cemevi-imar-planina-ibadet-yeri-olarak-islendi-1252018.htm

Ulaş Tol

Üyelik Tarihi: 02 Ocak 2017
22 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör