Cizre için ortak gözlem raporu: ‘Bağımsız denetime açılmalı’

05 Nisan 2016
Diyarbakır Barosu, Gündem Çocuk Derneği, İnsan Hakları Derneği, Sağlık Emekçileri Sendikası ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı, 79 günlük sokağa çıkma yasağının ardından Cizre’deki hak ihlalleri üzerine incelemeler yaparak ortak bir gözlem raporu yayınladı. Heyet, 14 Aralık 2015 ile 2 Mart 2016 tarihleri arasında 79 gün boyunca aralıksız bir biçimde Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında […]

Diyarbakır Barosu, Gündem Çocuk Derneği, İnsan Hakları Derneği, Sağlık Emekçileri Sendikası ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı, 79 günlük sokağa çıkma yasağının ardından Cizre’deki hak ihlalleri üzerine incelemeler yaparak ortak bir gözlem raporu yayınladı.

Heyet, 14 Aralık 2015 ile 2 Mart 2016 tarihleri arasında 79 gün boyunca aralıksız bir biçimde Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında meydana gelen hak ihlallerinin incelenmesi amacıyla 6-8 Mart 2016 tarihlerinde Yafes, Sur, Cudi ve Nuh Mahalleleri’nde görüşme ve gözlemler yaptı. Diyarbakır Barosu, Gündem Çocuk Derneği, İnsan Hakları Derneği, Sağlık Emekçileri Sendikası ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından hazırlanan rapor, mahalle gözlemlerini, karargah olarak kullanılan evler ve aşağılayıcı davranışları, toplu ölümleri, çocukların yaşadıklarını, aksayan eğitimi ve olayların sağlık açısından değerlendirilmesini içeriyor.

‘Bu gözlem raporuna konu olan mahalleler ve bodrumların bağımsız ve etkili soruşturma ilkeleri yerine getirilene kadar olay yeri olarak muhafaza altına alınması gerçeğin ortaya çıkarılması açısından elzemdir.’

Raporun sonuç bölümünde şu görüşler yer alıyor:

  • Toplumsal mutabakatın sağlanmadığı, yasal düzenlemelerin ve güvencelerin var olmadığı durumlarda adaletin gerçekleşmesi olanaksızdır. Süreçte; ulusal ve/veya uluslararası hukukun çiğnendiği, ağır insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerinin yaşandığı, kanıtların kaybedildiği ve zaman sınırlaması bulunan durumlarda dahi araştırma ve incelemenin temel kuralları, uygulamaları ve bilimsel yöntemlerinden vazgeçilmemesi ilkesine riayet edilmemiştir.
  • Sokağa çıkma yasağı vasıtasıyla, dış dünya ile olan ilişkisi kesilen alanlarda her bir ölümün nasıl gerçekleştiğini ortaya çıkarmak, öldürücü gücü kullanmanın “son çare” olup olmadığını tespit etmek ve sorumluları tayin etmek için etkili ve bağımsız bir soruşturma yürütülmesi gerekmektedir.
  • İnsan hakları ihlalleri, işkence, siyasi cinayetler gibi ölümlerle ilgili kuşku olan durumlarda incelemelerin tümüyle objektif, bilimsel, uzmanların ve tarafların katılımına açık bir biçimde yürütülmesi esastır. Bu tür iddiaların varlığında ölümün araştırılması için izlenecek yol BM’nin temel bir belgesi olan “Minnesota Otopsi Protokolü”ne göre yürütülmesi zorunludur.

cizre1

  • Türkiye’deki mevzuat ve uygulamalar da ölümle ilgili araştırmalar ve incelemelerin “Minnesota Otopsi Protokolü”ne göre yürütülmesini gerektirmektedir. Ancak Cizre’de sokağa çıkma yasakları ile başlayan dönem ve sonrasında “Minnesota Otopsi Protokolü”ne uyulmadığı ve bu konudaki başvuruların cevapsız kaldığı bilinmektedir.
  • Ayrıca AİHM’nin Jordan kararında vurguladığı temel çerçeve olan “…soruşturma makamları resen harekete geçmeli, bağımsız soruşturmacı olmalı, olayla ilgili tüm belge, bilgi, mektup, raporlar usulüne uygun toplanmalı, hemen harekete geçilmeli ve makul bir hızla soruşturma ilerlemeli, bu süreç soruşturma ve kovuşturma süreci olarak kamusal denetime açık olmalı…” ilkelerinin uygulanmadığı gözlenmiştir.
  • Toplumlar yaşanan travmalar sonrasında; adalet duygusunu güçlendirecek, yaraların sarılmasını ve onarımını sağlayacak, samimi ve sahici adımlara ve duygulara ihtiyaç duyarlar. Toplumun, yaşanan olaylar sonrasında hakikati ortaya çıkartacak, suçu ve suçluları cezalandıracak, adalet duygusunu tatmin edecek mekanizmalara ihtiyacı vardır. Adalet duygusunu güçlendiren; yalnızca yargı süreçleri değil, süreçte yaşananlar, kurulan ve kullanılan dil, yaşanan travmaların ve acının farkındalık, samimiyet, sahicilik ve de en önemlisi hakikate ulaşma çabasının varlığıdır. Hakikatlerin ortaya çıkması, adaletin tesisi ve mağdur yakınlarının manevi tatmini, toplumun yeniden bir araya gelmesini ve toplumsal yaşamın yeniden inşa edilmesini mümkün kılar. Devletin etkin bir soruşturma ve araştırma yapabilmesinin ön koşulu ölen/öldürülen kişilerin yakınlarını ve bağımsız uzmanları da sürece dahil etmesidir. Onarım süreci bilimsel, objektif, bağımsız uzmanların katılımına ve denetimine açık araştırma ve incelemelerle başlar.
  • Bu gözlem raporuna konu olan mahalleler ve bodrumların bağımsız ve etkili soruşturma ilkeleri yerine getirilene kadar olay yeri olarak muhafaza altına alınması gerçeğin ortaya çıkarılması açısından elzemdir. Afet bölgesi ilanları ve hızlı kamulaştırma işlemleri delillerin ortadan kaldırılmasına ve hakikatlerin gizlenmesine, telafisi mümkün olmayacak yeni ihlallere yol açabilecektir.

Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız