Alevi örgütlerinin Barış Lokması çağrısı üzerine

Ankara’da 10 Ekim günü düzenlenen bombalı saldırıda 102 kişinin öldürülmesi ardından, Türkiye’nin Alevileri, Yas-ı Matem Muharrem’i ‘Barış Şehitleri’ diye niteledikleri Roboski, Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da ölenlere adadılar.  Alevi örgütleri  28 Ekim’de Türkiye’nin tüm şehir merkezlerinde Aşure Lokmalarını Barış Lokması olarak dağıtacak. İki Alevi kanaat önderiyle bu konuyu konuştuk. Alevi Düşünce Ocağı’nın kurucusu Doğan Bermek’in 11 […]

Ankara’da 10 Ekim günü düzenlenen bombalı saldırıda 102 kişinin öldürülmesi ardından, Türkiye’nin Alevileri, Yas-ı Matem Muharrem’i ‘Barış Şehitleri’ diye niteledikleri Roboski, Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da ölenlere adadılar.  Alevi örgütleri  28 Ekim’de Türkiye’nin tüm şehir merkezlerinde Aşure Lokmalarını Barış Lokması olarak dağıtacak. İki Alevi kanaat önderiyle bu konuyu konuştuk.

Alevi Düşünce Ocağı’nın kurucusu Doğan Bermek’in 11 Ekim günü Facebook sayfasındaki paylaşımı bu girişimin ilk adımı oldu.

Bermek’in, “Bu yıl MUHARREM matem oruçlarımı Kerbela Şehitlerinin yanısıra ülkemde demokrasi uğruna canlarını kaybeden tüm masumların da anısına tutuyorum” paylaşımı, kısa sürede 170 kişi tarafından beğenildi, 18’i destek amaçlı, 20 yorum aldı.

Ardından, yazar Şükrü Yıldız 16 Ekim’de Radikal Blog’da yayımlanan yazısını “Bu yıl oruçlarımız Barış Şehitleri içindir, kazanlarda pişen aş onların lokmasıdır. Kaynatılacak aşureler onların gönül lokmasıdır. Onların hakkı hürmetine dağıtılacaktır. Matemi tutana, aşureyi pişirip dağıtana aşk ola” cümleleriyle bitirdi.

Alevi örgütlerinin desteği ise 21 Ekim günü geldi. Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi kurumlarının “Ankara Gar Katliamı Basın Açıklaması”nı yayınladı.

35 Alevi örgütünün imzasıyla yayınlanan bu açıklamada “Yas-ı Matem Muharrem Alevi inancında önemlidir. Kutsaldır. Aleviler; bu yıl Yas-ı Matem Muharremimizi barış şehitlerine adıyor. Roboski’de, Diyarbakır’da, Suruç’da, Ankara’da yaşatılan katliamları kınıyoruz. Sorumlularının açığa çıkarılmasını ve cezalandırılmasını talep ediyoruz. Son olarak İslami terör örgütü mensupları tarafından katledilen, Ankara’da savaş dursun, silahlar sussun, Türkiye’de barışın ve demokrasinin gelmesi uğruna yaşamlarını kaybeden, tarih boyunca, haksızlığa karşı duran, barış, demokrasi ve eşitlik için mücadele eden Barış Şehitlerini saygı ile anıyoruz. Ailelerinin ve Türkiye toplumunun acılarını paylaştığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu nedenlerden dolayı Yas-ı Matem Muharremi Barış Şehitlerine adıyoruz. 28 Ekim 2015 tarihinde saat 12.00-15.00 arası Türkiye’nin tüm şehir merkezlerinde Aşure Lokmalarımız, kitlesel bir biçimde Barış Lokması olarak dağıtacaklardır” deniyordu.

DENKLİK İLİŞKİSİNE İKİ İTİRAZ GELDİ

Doğan Bermek’in Facebook’da kişisel niyetini yazmasından sonra gelen iki yorumda, Türkiye’de, Aleviler’e ve Kürtler’e odaklanmış görünen şiddet eylemlerinde ölen vatandaşların İmam Hüseyin ile birlikte 72 kişinin Yezid tarafından öldürülmesi arasında denklik ilişkisi kurulmasına itiraz dikkat çekiciydi. Bu bir tartışmanın başlangıcı olabilir miydi? Konuyu iki kişiye sorduk; biri bu girişimi başlatan Alevi Düşünce Ocağı kurucusu Doğan Bermek, diğeri Ankara’daki Dede Garkın Ocağı Dedesi Hüseyin Dedekargınoğlu.

DOĞAN BERMEK: KERBELA SÜRÜYOR

Doğan Bermek, sorumuzu cevaplamaya “Kerbela sürüyor” diyerek başladı. Ona göre inanç şehitleriyle demokrasi şehitleri birbirine karışmış durumda. Dolayısıyla kişisel kararını paylaşmakta bir beis görmemişti: “170 kişi desteklemiş, sadece iki arkadaş bu kaygıyı dile getirmiş. Çoğunluk da belli ki bir beis görmedi. Bir de şunu anladım. Bizim toplum -Sünni ya da Alevi fark etmez- inançlarla günlük yaşam arasındaki bağın kopartılmasından rahatsız. Toplum selefileşme sürecinde. Oysa İmam Hüseyin biz bugün mücadeleyi sürdürelim diye Hakk’a yürüdü. Biz böyle görüyoruz Kerbela meselesini. İmam Hüseyin, inancın korunması, inancın kirden arınması için verdi yaşamını 72 kişiyle birlikte. Taberî tarihinden atfen, İmam Hüseyin ‘Yezid gibi bir adam halife olursa bu dinin fatihasını okumak gerekir’ demiş vaktiyle. Bugün de bu değerlendirme geçerlidir.”

 

 

DEDEKARGINOĞLU: TABİİ Kİ DAĞITILABİLİR AMA…

Hüseyin Dedekargınoğlu ise günümüzde her siyasi partinin bir inancı tekeline aldığından söz ederek başladı: “12 Eylül öncesi dönemde 3K diye bir anlayış vardı: Kürt, Kızılbaş, Komünist. Bu olmadan Alevi olunmaz derlerdi. Sanki Alevilik bir bölgenin, belli bir siyasal ideolojinin hatta belli bir partinin tekelindeydi. Bu yanlıştı. Alevi toplumu barışçı bir toplumdur. Biz bugün barış olmasını, kan akmamasını istiyoruz. Tabii ki Barış Lokması dağıtılabilir, ama İmam Hüseyin adına olması doğru değil bence, öyle bir denklik kurulmamalı.” İmam Hüseyin’in zulme karşı boyun eğmeden bir duruş sergilediğini söyleyen Dedekargınoğlu, şöyle devam etti:

“Yaklaşık 1400 yıl önceden bugüne uzanan bu duruşta mağlup olmuş görünümü vardır ama aslında galiptir. Aynı duruşu Pir Sultan Abdal’da da görüyoruz, çünkü Pir Sultan İmam Hüseyin’i örnek almıştır. Her dönemin bir zalimi bir de mazlumu vardır, yani bir Yezid’i bir de Hüseyin’i vardır. Dün var idi bugün var, yarın da olacaktır. Yezid zihniyetinin karşısında Barış Lokması dağıtarak bir duruş tabii ki sergileyebiliriz, sergilemeliyiz. Bir de bazı belediyeler, 10 Muharrem günü utanmadan sıkılmadan Aşure Festivali yapar gibi Aşure dağıtıyorlar ki kepazeliktir. Aşure yoldan geçene dağıtılmaz, anlamı farklıdır. İnancı olmasa da Alevi kültürüne sahip olanlar, Aşura ile Aşure’nin farkını bilirler. Aleviler, belediyelerin Aşure Festivali yaptığı gün yani Aşura (onuncu gün) gününde oruçludur, Aşure matem çorbasıdır, on ikinci gün kaynatılır.”

MUHARREM VE AŞURE’Yİ ÖĞRENMEK VE ANLAMAK İÇİN tıklayınız.

Hünkâr – Alevilik Bektaşilik Akademik Araştırmalar Dergisi

Hitit Üniversitesi

Sayı 1

Muharrem ve Aşure

Dede Garkın Ocağı Dedesi

Hüseyin Dedekargınoğlu.